İstanbul’un ortasında “namazgah”

Fatih –Kadırga’ya gidip de bu güzel namazgah çeşmesini görmemek olur mu? İstanbul’un tam ortasında sizleri bekliyor. Belki eskisi gibi kalabalık cemaati yok artık ama bir zamanlar burada binlerce kişinin bayram namazı kıldığını hayal ederseniz bu çeşmenin ve semtin önemini daha iyi anlarsınız.  Kadırga Meydan Parkı (Cinci Meydanı)’nda. 1779-80 yılında Sultan III. Ahmed’in kızı ve Sultan 1. Abdülhamit’in kız kardeşi olan Esma Sultan tarafından kocası Muhsinzade Mehmed Paşa’nın ruhunu şâd etmek maksadıyla yaptırılmış. Peki, kocası kim dersiniz? Mezarı üç kez değiştirilen en son Edirne’den alınarak Eyüp Sultan Mezarlığına defnedilmiştir. İşte hem çeşmenin hem de banisinin ilginç hikâyesi şöyle:

İLK GÜNKÜ İHTİŞAMIYLA AYAKTA
Farsça namazgâh ve Arapça karşılığı olan musallâ kelimeleri genelde namaz kılınan her yeri ifade eder. Fıkıh terimi olarak yerleşim merkezlerinin dışında bayram, yağmur duası (istiskā) ve cenaze namazlarının kılındığı belirli yerler için kullanılır. Kadırga’da bulunan namazgah ise İstanbul’da bulunan diğer namazgahlar içiresinde en güzel olanıdır. Nidayi Sevim Bey’in verdiği bilgiye göre Kadırga’daki Çeşmeli Namazgâh, o döneme hâkim olan barok üslûbunda inşa edilmiş ve süslenmiş. Çeşmenin üzerinde bulunan namazgâha 19 basamaklı merdivenle çıkılıyor. Etrafı 76 santimetre yüksekliğinde bir korkulukla çevrilidir. Bezemeli niş köşeliklerinin üzerinde, dikdörtgen pano içinde altı beyitlik kitabe yer alır. Kitabeler, devirin ünlü şairi Tevfik Efendi tarafından kaleme alınmış. Her tarafı mermerle kaplı olan çeşmenin esas yüzünde dalgalı kemerli hücre içinde ayna taşı ve oturma yerli teknesi bulunuyor.

İSTANBUL’DA BULUNAN NAMAZGAHLAR:
Bir çeşme yanına inşa edilen namazgâh alanları ve kıble (mihrap) taşları. Çeşmenin hemen yanına bir kıble taşı ilâvesiyle namazgâh alanı oluşturulmuştur. Bu alan bir veya birkaç kişinin namaz kılabileceği kadar genişlikte olup taş ya da tuğla döşeme ile zemini belirginleştirilmiştir. Genelde bu namazgâh alanı bir sütre ile de çevrelenmiştir. Kıble yönünü belirten namazgâh taşının üstüne bazan bir kandil motifi işlenmiştir. Çok defa bu taşın üzerinde “el-mihrâb” ibaresi ya da mihrap âyeti yazılmıştır. Çeşme ile birlikte inşa edilenlerin yanı sıra çeşmelerden sonra kıble taşının konulduğu örnekler de vardır. İstanbul’da sayıca bunlar çoğunluktadır. Bu tipin önemli örnekleri olarak Bulgurlu Namazgâhı (1064/1654), Beykoz İshak Ağa Namazgâh Çeşmesi (1162/1749), Üsküdar Ayşe Hanım Namazgâhı (1181/1767), Zeytinburnu Mustafa Efendi Namazgâhı (1795), Bezmiâlem Vâlide Sultan Çeşmesi Namazgâhı (1831), Bostancı Abdullah Ağa Namazgâhı (1831), Üsküdar Bekârderesi Sokağı Namazgâhı (1860) ve Alemdağ Namazgâhı (1898) sayılabilir.

İSTANBUL’DA BİR ZAMANLAR 153 NAMAZGAH BULUNUYORDU
Mustafa Özdamar, “Namazgâhlar” isimli makalesinde (Mustafa Özdamar, Namazgâhlar, Vakıflar Dergisi, XX. s.221-248) Hayrat-ı Şerif uzmanlarının bir zamanlar İstanbul’da 153 adet namazgâhı tespit ettiklerini bildiriyor. Bu çalışmada vaktiyle hizmet gören ve günümüze ulaşan namazgâhlar hakkında tafsilatlı bilgiler yer alıyor. Günümüzde varlığına dair bir emare bulunmayan namazgâhların ise birçoğunun ada-parsel numarası verilmiş. Bugün bir kısmı hâlâ ayakta olan, bir kısmı tamamen yok olan namazgâhların 6’sı Fatih, 9’u Eyüp, 11’i Zeytinburnu, 1’i Bakırköy, 5’i Eminönü, 5’i Şişli, 7’si Beşiktaş, 10’u Beyoğlu, 3’ü Sarıyer, 1’i Kartal, 28’i Kadıköy, 49’u Üsküdar, 18’i ise Beykoz’da bulunuyormuş.

Kaynak1:   http://www.islamansiklopedisi.info/dia/ayrmetin.php?idno=320360
Kaynak2: https://www.dunyabizim.com/gezi-mekan/istanbulda-bir-zamanlar-153-namazgah-vardi-h17445.html

Muhsinzade Mehmed Paşa Kimdir?

Muhsinzade Mehmed Paşa (ö. 4 Ağustos 1774, Karinabat) III. Mustafa saltanatında 28 Mart 1765 – 7 Ağustos 1768 ve 11 Aralık 1771 – 4 Ağustos 1774 tarihleri arasında iki kez 3 yıl altı ay yirmi üç gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır. Patrona Halil İsyanının bastırılmasında önemli rol oynamıştır.
1737’de sadrazamlık yapmış olana Muhsinzade Abdullah Paşa’nın oğludur. İstanbul’da Molla Gürani semtinde doğdu. Silahşorlükle kapıcılar arasına alındı. Babası sadrazam iken 1737’de kapıcılar kethudası görevi yaptı. 1738’de vezir rütbesi verilip Maraş valisi olarak tayin edildi. Daha sonra İnebahtı muhafızı ve sonra Bender muhafızlığı görevleri verildi. 1747’de Bender muhafızı iken babası Abdullah Paşa’ya Bender muhafızlığı görevi verildiği için ikinci defa Maraş valiliğine gönderildi. Mart 1747’de ise Adana valisi görevi verildi ve Anadolu’da eşkıya tenkili için serdarlık da yaptı. 1749-1756 döneminde sırasıyla Hotin muhafızlığı, Özi muhafızlığı, ikinci kez Hotin Muhafızlığı, Eğriboz adası muhafızlığı yaptı. 1756’de Rumeli eyalet valisi tayin edildi. Çok geçmeden Vidin Muhafızı iken Ekim 1756’da Özi valisi olarak Silistre’ye gönderildi. Haziran 1758’de ise Halep valiliğine tayin edildi.

 

Bu valiliğe gitmekte iken İstanbul’a davet edildi. 23 Haziran 1756’da uzun yıllar nişanlı olduğu III. Ahmed’in kızı ve o zaman padişah olan III. Mustafa’nın kız kardeşi olan ve o tarihte 33 yaşında dul olan Esma Sultan’la evlendi.

 

Muhsinzâde Mehmet Paşa Küçük Kaynarca Antlaşması’nın imzalanması esnasında birden hastalandı. İstanbul’a sedye üzerinde yatarak götürülmeye başlandı. 4 Ağustos1774 de Karinabat kenti yakınına geldiği zaman hayata gözlerini yumdu. Yaşı yetmişi bulmuştu. Cenazesi önce Edirne’de Eski Cami mezarlığına gömüldü. Fakat eşi Esma Sultan’ın müracaatı üzerine naașı İstanbul’a nakledildi. Eyüp’te türbe kapısının yanına gömüldü.