İstanbul’daki en eski Halidi tekkesi: “İsmet Efendi Tekkesi”

 Fahri Sarrafoğlu(İstanbul Seyyahı)
(İstanbul’un Sırları: 465)

Hâlidîlik, tasavvufi bir  tarîkat olan Nakşibendîliğin en yaygın kollarından biridir. Kol, adını İslam âlimi Halid Bağdadî’den alır.  Fatih’de bulunan İsmet Efendi Tekkesi’de İstanbul’daki ilk Halidi tekkesidir. Fatih, Balat (eski Hatip Muslihuddin) Mahallesi, Manyasizade Caddesi, İsmailağa Sokağı, 42 numarada, 2284 ada 5 parselde yer almaktadır. Aslen Arnavut olan Mustafa İsmet Efendi Mevlana Halid’in halîfelerinden Abdullah el-Mekkî el-Erzincanî’den icâzet almıştır. Mürîdleri arasında Sultan Abdülmecid’in de bulunduğu İsmet Efendi, kendi adına Fatih-Çarşamba semtinde yaptırdığı tekkesinde irşâd faaliyetlerine devam etmiştir.

HALİDİLİK NEDİR?

Türkiye’de etkinlik gösteren Nakşibendî şeyhleri genellikle Halidî’dir. İstanbul’da Hâlidîlik’ten önce en yaygın tarîkat Halvetîlik’ti. Hâlid Bağdâdî’den sonra Anadolu ve İstanbul’da Hâlidîlik en yaygın tarîkat hâlini aldı. XIX. yüzyılda İstanbul’da bulunan altmışı aşkın Nakşbendî tekkesinin tamamına yakını Hâlidî idi. Mevlânâ Hâlid Bağdâdî’nin yetiştirdiği tasavvuf alimleri Şam, Bağdâd, Doğu ve Güney Doğu Anadolu ile Osmanlı ülkesinin pek çok yöresinde tasavvufun yayılmasına katkıda bulunmuşlardır.

İSTANBUL’DA BULUNAN DİĞER HALİDİ TEKKELER
İstanbul’daki en eski Halidi tekkesi Fatih-Çarşamba’daki İsmet Efendi (ö. 1872) Tekkesi’dir. Koca Hüsrev Paşa’nın Eyüp’- te kendi adına kurduğu tekke Halidi tekkesi olarak faaliyet göstermiştir. Silistreli Hacı Feyzullah Efendi İstanbul’da Fatih- Halıcılar’da kendi adıyla tanınan tekkeyi kurmuştu. Mustafa Saffet Paşa Halid’iler için yine İstanbul’da bir tekke yaptırmıştı. Babıal’i’deki Gümüşhanevi Tekkesi de Halid’iliğin önemli bir merkezi olmuştur.

UZUN YILLAR MEKKE’DE KALIYOR
İsmet Efendi Tekkesi
Yanyalı Şeyh Mustafa İsmet Efendi (k.s) tarafından tesis edilmiş ve vakfiyesinde geçen ifade ile ‘derunünde icra-yı zikrullah olunmak üzere’ 1872’de vakfedilmiştir. Gençlik yıllarında Yanya Mahkeme-i Şer’iyye’si katipliğinde bulunan Mustafa İsmet Efendi Hazretleri, Cenab-ı Hakk’ın gönüllerine yerleştirdiği muhabbet ateşi hararetini hissettirmeye başladığında Yanya’dan ayrılarak Mekke-i Mükerreme’ye gitmişler; Mevlana Halid-i Bağdadi Hz.leri hulefasından Abdullah-ı Mekki’ye intisab ile Nakşibendi yolu’na girdi.

TEKKE YAPILDIKTAN ALTI AY SONRA VEFAT EDİYOR
Şeyhinin vefatının ardından Edirne’ye gelmiş, daha sonra bir müddet de İstanbul’da Kocamustafapaşa semtinde ikamet etmiştir. Nihayet Çarşamba’daki konağı satın alarak Tekke olarak vakfetmiş, yaklaşık altı ay kadar ikamet ettikten sonra da vefat etmiştir. İsmet Efendi’nin, müridlerine “Tekkeyi buldunuz ama galiba şeyhi kaybedeceksiniz” diyerek vefatını haber verdiği rivayet edilir. On altı sene kutbiyyet makamında bulunmuş bir mana eridir.
PADİŞAH VE PAŞALAR ONUN MÜRİTLERİNDENDİ
İsmet Efendi Hazretlerinin
 irşad faaliyetleri, bilhassa ulema ve mülkiye sınıfı nezdinde çok etkili olmuştur. II. Abdülhamid dönemi Dahiliye Nazırı Memduh Paşa’dan Tophane Müşiri Zeki Paşa’ya kadar devrin ileri gelenlerinin pek çoğu kendisinden feyz almıştır. Sultan Abdülmecid Han da İsmet Efendi’nin dervişlerindendir. Hatta vefatında İsmet Efendi Tekkesi civarında bulunan Sultan Selim Camii bahçesine defnedilmesini, her cuma akşamı tekkenin şeyhi olan zat ve on kadar dervişin gelerek türbesinde hatm-i hacegan okumalarını vasiyet etmiştir.

60 KİŞİYİ YETİŞTİRİP ANADOLU VE BALKANLARA GÖNDERDİ
Rivayet edildiği üzere Mustafa İsmet Efendi 60 kadar zata hilafet vermiştir. Yetiştirdiği halifeleri Tokat’ta, Bandırma’da, Bursa’da, Rumeli’nin birçok yerinde halkı eğitmişlerdir. “Allah’ım bana vadetti; yoldan geçerken bu tekkenin kapısından bir kere muhabbetle bakanları dahi unutturmayacak, onlara şefaat edeceğim” buyururlarmış.

TEKKE YANDIKTAN SONRA YENİDEN YAPILIYOR
İsmet Efendi’nin
 satın alarak dergah olarak vakfettiği Nurettin Paşa konağı yandığı için Hacı Ahmed Efendi’nin meşihati zamanında Memduh Paşa tarafından şimdi mevcut olan ahşap harem ve selamlık kısımları müceddeden inşa ettirilmiştir. Tevhidhane olarak kullanılan birer tonoz kubbeyle örtülü iki bölüme sahip  kagir bina tekkelerin seddinden sonra uzun süre metruk kalmış, nihayet Ali Haydar Efendi’nin damadı ve vekili Osman Nuri Efendi tarafından Anıtlar Yüksek Kurulu’nun da izniyle minare ve son cemaat yeri ilave edilip ortasındaki duvar kaldırılmak suretiyle 1958 yılında camiye çevrilmiştir. Dergahın geniş bahçesini üç taraftan çevreleyen taş duvarlardan cümle kapısını da barındıran kuzey kısmı 1992’de yolu genişletmek için yıkılmış yerine beton bir duvar inşa edilmiştir. Duvar üzerinde yer alan içten tonoz kubbeli dıştan çatı ile örtülü sarnıç da aynı yıkımda ortadan kalkmıştır.

Hazirede İsmet Efendi’nin, küçük mahdumu Abdullah Bahaeddin Efendi’nin, tekkenin postnişinlerinleri Dimetokalı Şerif Kudsi EfendiEdirneli Hüseyin Kudsi EfendiKutbü’l İrşad Zağralı Halil Nurullah Efendi ile Nevrakoplu Hacı Ahmet Hilmi Efendi’ninMemduh Paşa’nınİsmet Efendi’nin hulefasından ve rical-i Devlet-i Aliyye’den Ali Sırrı Efendi’nin, yine hulefadan Süleyman Remzi Bey’in, ihvandan ve huzur-ı hümayun hocalarından Ahmed Hulusi Efendi’nin ve eski kadılardan Tikveşli Süleyman Remzi Bey’in kabirleri bulunmaktadır.

Tekkenin son şeyhi Fatih dersiamlarından Ahıskalı Ali Haydar Efendi‘dir.
Detaylı kaynak için: https://www.ismetefendi.org.tr/mekanin-tarihcesi