İstanbul’da bahçesi olan ülkeler

Fahri Sarrafoğlu(İstanbul Seyyahı)

İstanbul Fethedildiği 1453’den beri bahçeler ile donatılmıştır. Fatih Sultan Mehmet başta olmak üzere hemen hemen tüm padişahlar İstanbul’un bahçelerle güzelleşmişini istemişlerdir. Osmanlı İstanbul’unda ve günümüz İstanbul’unda yabancı ülkelerin de bahçeleri vardır. Özellikle Beyoğlu-İstiklal Caddesi üzerinde bulunan eskiden büyükelçi olan şimdilerde ise konsoloslukların bulunduğu sarayların bahçeleri de ünlüdür. Fransız, İtalyan, Hollanda konsoloslukların bahçeleri görülmeye değerdir.

FİLİSTİN BAHÇESİ
Eski AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ve  Filistin Dayanışma Derneği’nin (FİDDER), AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığı’nın katkılarıyla Topkapı Kültür Parkı’nda oluşturulan, Filistin Bahçesi  Kasım 201’’de açıldı. Mini de olsa bahçede Filistin’e olan destek ve Mavi Marmara’da şehit olan 9 vatandaşımızın anısı yaşatılıyor.

BALLA LİMANI JAPON BAHÇESİ
Baltalimanı Japon Bahçesi, 1972 yılında kardeş şehir anlaşması sağlayan İstanbul ve Shimonoseki’nin işbirliğiyle ‘2003 Japonya’da Türkiye Yılı’nın kutlanması vesilesiyle aynı yılın Kasım ayında kurulmuştur. Ayrıca iki ülke ilişkilerinin başlangıcı da sayılan Ertuğrul Firkateyni kazasının 125. Yılı münasebetiyle  2015 yılında İstanbul ve Shimonoseki Belediyeleri ile Japon firmalarının gönüllü çabaları ile Baltalimanı Japon Bahçesi Restorasyon Yürütme Kurulu’nun işbirliğiyle bahçede tümüyle bir restorasyon çalışması yapıldı. Baltalimanı Japon Bahçesi Japonya ile Türkiye’nin işbirliğiyle kurulmuş bir park olup, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yönetilmektedir.

Marmara boğazına bakan, manzarası müthiş bir yerde konumlanmış bahçede, iki kardeş şehrin sembolü olan Marmara Boğazı ile Shimonoseki Boğazından esinlenilerek yapılan giriş kapısı başta olmak üzere, Japon Bahçesinin temel karakteri olan Çay Odası (Yogetsuan), Şelale, Gölet, Çardak gibi öğeler yer alır ve aheste yürüyüşler keyifle yapılabilir.

Japon bahçesinin en önemli öğeleri kaya, su ve bitkidir. Bitkisiz bir Japon bahçesi yapılabilir fakat kaya ve taşsız bir bahçe bulabilmek oldukça güçtür. Kayanın kullanılması dinsel ve felsefidir. Kaya ölümsüzlüğün, uzun yaşamın simgesidir.
FRANSIZ SARAYI BAHÇESİ
Fransız Sarayı, geçmişin Osmanlı İmparatorluğu ve günümüzün Türkiye’si ile Fransa arasında neredeyse 500 yıla varan diplomatik ilişkileri temsil eden en önemli örneklerden biri konumunda bulunuyor. Fransız mimar Pierre-Leonard Laurécisque’in burjuva mimarisi tarzında tasarladığı sarayın inşası, Kral Louis Philippe’in tahttan inmesinden bir yıl önce 1847’de tamamlanmış. son Osmanlı Fransız Büyükelçisi’nin eşi Gabrielle Bompard için son halife Abdülmecid tarafından yaptırılan çeşme de bahçeyi güzelleştiren unsurlardan biri olarak göze çarpıyor.
Sarayda aynı zamanda bir kış bahçesi de bulunuyor. Burada 1910 yılı tadilatı sırasında yerleştirilen sırça çatı ile antik bir sahnenin canlandırıldığı bir duvar halısı görülebiliyor. Helen’in Peşindeki Aeneas başlıklı duvar halısı ise 19. yüzyıl başında dokunmuş.

ALMAN ASKERİ MEZARLIĞI VE BAHÇESİ
Tarabya sırtlarındaki Alman Askeri Mezarlığı, başta Çanakkale olmak üzere Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında ölen 697 Alman askerinin ebedi istirahatgahıdır.

Sultan 2. Abdülhamit’in diplomatik kullanım amaçlı olarak 1880 yılında Alman İmparatorluğu’na hediye ettiği Tarabya’daki araziye, 1887 yılında Osmanlı mimarisi de dikkate alınarak Alman Büyükelçisinin yazlık rezidansı inşa edildi.Bu arada, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’na katılmasıyla açılan Çanakkale cephesinde Alman askerleri de savaşarak hayatlarını kaybettiler. Bunun üzerine rezidansın bahçesinde 1916 yılında Çanakkale Savaşı’nda hayatını kaybeden Alman askerleri için bir şehitlik oluşturuldu.
HOLLANDA SARAYI VE BAHÇESİ
Hollanda Sarayı 1858 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk Hollandalı temsilci Cornelis Haga’nın 1612 yılında oturduğu evin bulunduğu yere yapılmıştır. Konsolosluk bahçesi, İstanbul Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi üzerinde bir vaha adeta.

İSTANBUL BAHÇELERİ İLE ÜNLÜDÜR
Osmanlı dönemi İstanbul’unda ise, bahçeler yalnızca saray bahçeleri ve padişahların yaptırdıkları hasbahçelerle sınırlı değildi. Her sınıf halkın evi, ister büyük, ister küçük olsun, bahçeliydi. Ayrıca kentin sebze ve meyve gibi yiyecek gereksinimini karşılayacak bahçe ve bostanlar da mevcuttu. Yerli ve yabancı kaynaklara göre İstanbul’un bu bakımdan oldukça zengin olduğu anlaşılmaktadır. XVIII. yüzyılın sonlarında İstanbul’a gelmiş olan Olivier, anılarının çeşitli yerlerindeki ağaçların bolluğu ve çeşitliliğini; Boğaziçi boyunca çok verimli alanları, gördüğü bitki örtüsünü, selvi, meşe, ıhlamur, kestane, kocayemiş, mersin, katırtırnağı, asma gibi sıralayarak yazar.
2.ABDÜLHAMİD ENDONEZYA’DAN BİTKİ GETİRTİYOR
Osmanlı Devleti’nde özellikle saraylarda ve başkent İstanbul’da düzenlenen bahçeler, saltanat ailesinin dinlenme ve eğlenme mekanları olmuştur. 1876 yılında tahta geçen Sultan II. Abdülhamid döneminde ise bahçe düzenlemeleri farklı bir boyuta ulaşarak, dünyanın muhtelif coğrafyalarından farklı iklimlere has bitkilerin İstanbul’a getirtilmesiyle botanik ilmi çerçevesinde çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Sultan Abdülhamid büyük devletlerin botanik alanındaki üst düzey çalışmalarının benzerlerinin Osmanlı Devleti bünyesinde de yürütülmesi için yoğun çaba sarf etmiştir. İstanbul yüz ölçümü olarak az bir alan kaplamasına rağmen sahip olduğu bitki
çeşitliliği ile dikkat çekmekte, 2500 civarında çiçekli bitki ve eğreltiye ev sahipliği yapmaktadır. Bu Avrupa’daki pek çok ülkeden fazla bir sayıyı ifade eder. II. Abdülhamit’in  bazı Avrupa şehirlerinin botanik bahçeleri ile rekabet arzusu için zaten mevcut İstanbul florası
da gereken kaynağı sağlamış olmalıdır. Zaten Türkiye florasının zenginliği Avrupa florasının tamamıyla kıyaslanabilecek ölçüdedir

FATİH BAHÇELERE ÖZEL ÖNEM VERİYORDU
Fatih Sultan Mehmed bahçelere ayrı bir özen göstermiştir. Evliya Çelebi, Fatih Sultan Mehmed’in 1458-1467 yılları arasında yeni saray bahçelerine 20.000 selvi, çınar ve çeşitli ağaç türlerini diktirdiğini bildirir. Yüzyıllar boyu çok değişiklik geçirdiği için bugün eski hâlini tahmin etmek zordur. Ancak bahçelerin eski hâline ait kayıtlar yok değildir. Matrakçı Nasuh Menazilnâme’sinde Topkapı Sarayı’nın birinci avlusu sarı renge boyanmıştır Yayaların yanında ancak görevlilerin atla girebildiği bu avluda hiçbir bahçe özelliğine rastlanmamaktadır.

https://www.istanbul.tr.emb-japan.go.jp/japonbahcesi/bahce.html

file:///C:/Users/sadre/OneDrive/Masa%C3%BCst%C3%BC/yokAcikBilim_10159569.pdf

https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/175175

https://istanbultarihi.ist/143-istanbul-bahceleri

Fransız Sarayı: İstanbul’un Saklı Cennete Açılan Kapısı

https://tuerkei.diplo.de/tr-tr/vertretungen/botschaft/deutschlernen/-/1792418

Hollandalı sanatçıdan huzur hareketi