Padişahın savaşa giderken uğurlandığı köşk

(İstanbul’un Sırları: 464) 

Fahri Sarrafoğlu(İstanbul Seyyahı)

Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Davutpaşa Kampüsü’nde restorasyonu tamamlanan Sancak Köşkü yeniden açıldı.  Osmanlı Dönemi’nde ordunun sefere çıkarken padişah tarafından uğurlandığı ve seferden dönerken de karşılandığı köşkte ayrıca Sancak-ı Şerif’de burada muhafaze ediliyordu. Köşk bu amaçla yapılmış ama daha sonra burası Kabe’ye ve Medine’ye  gönderilecek eşyaların sergilendiği bir sergi mekanı olarak da kullanılmış. Surre Alayı’na verilen hediyeler bir müddet burada sergilenmiş. Kasır hakkında Hadikatü’l Cevami’de, Sultan II. Bayezid devrinde sadrazamlık makamında bulunan Koca Davud Paşa’nın, burada sultanın orduyu uğurlama ve karşılamaya geldiğinde ikameti için (1481-1512) bir köşk bina ettirdiğini ifade etmektedir

İşte detaylar:

BİZANS DÖNEMİNDE HAVASI TEMİZ OLDUĞU İÇİN TERCİH EDİLMİŞ
Davutpaşa Sarayı’nın inşa edildiği yerde, IX. yüzyılda Bizans müelliflerinin ‘Saraylı’4 anlamına gelen Region düzlüğünde bulunduğunu söyledikleri Afamea yazlık sarayının olduğunu ifade eder. Yerinin güzelliği ve havasının ılıman oluşunun dillere destan olduğunu belirtir5 . XI. yüzyılda ise bu alan “Faziletler” anlamına gelen Arétai diye adlandırılmaktaydı. Bu yüzyılda yine ılıman ve sağlığa yararlı bir havası olmasından dolayı İmparator IV. Romanus Diogenes tarafından Arétai yazlık sarayı inşa edilmiştir.

FATİH DÖNEMİNDE KULLANILDI

Fatih Sultan Mehmed döneminde ordusunun umumi karargâhı olan Davud Paşa Sahrası’nda çadırlarını kurdurup ordusu ve maiyetiyle buradan Rumeli seferlerine ya da seyahate çıktığı bilinmektedir. Çadır mehterleri önceden konaklanacak yere gidip otağı kurarak padişah geldiğinde hazır olmasını sağladığını Atasoy belirtmektedir. Yine Otağ-ı Hümâyunun, ilk hareket noktası olan Davutpaşa Kışlası’na rikap ağaları ve şeyhlerin zikirleriyle getirildiğini, yeniçeri çadırları ve yeniçeri ağaları nezaretinde develerle otakçıbaşı, çadır mehterbaşı ve 400-700 mehterle götürüldüğünü Atasoy’dan öğrenmekteyiz

 

KÖŞKÜN BAŞINDAN NELER GEÇMİŞ NELER
III. Mehmed 1596 senesi sonlarında yeni yapılmış olan köşküne inmiş, Valide Sultanla hanedan âzası burada toplanıp Eğri ve Haçova Zaferini kutlamış ve İstanbul’daki devlet adamları da gelip saygılarını sunmuşlardır. 25 I. Ahmed zamanında kasıra bir oda çeşmesi ilave edilmiştir. IV. Murad (1623-1640) zamanında Şah Abbas’ın padişaha gönderdiği sefir Maksut Han, burada hapsedilmiş, sarayın kapıları, bacaları gün gören her yeri sıkı sıkı kapatılmıştır. Sonrasında özellikle IV. Mehmed (1648-1687) zamanında en parlak çağını yaşayan kasıra padişah ilaveler de yaptırmıştır. Padişah zamanının büyük bir çoğunluğunu bu kasırda geçirmiş, yapı sadece sefer dönemlerinde konaklama yeri olmaktan çıkmış, padişahın resmi konutu haline gelmişti.
BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİNDEN ETKİLENİYOR
Çeşitli kaynaklarda, Hünkâr Kasrı, Taş Köşk, Taş Kasır, Sultan Ahmed Kasrı, Hadaik-i Hassa ve Otağ-ı Hümayun gibi farklı isimlerle de bahsedilmektedir. Ordunun sefere çıkacağı zaman Davud Paşa Sahrası’nda kurulan bu padişah çadırlarından sonra Davud Paşa tarafından kesme taştan inşa edilen ‘taş otağ’, zamanla sultanların evi gibi kullandığı bir yapı halini almıştır. Ordu batı yönünde sefere giderken, padişah sefere katılmıyorsa sahrada toplanan orduyu bu kasırdan uğurlar ve sefer dönüşünde de yine bu kasırda karşılar ve yapılan törenler sırasında bu kasırda kaldığı belirtilmektedir (hünkâr kasrı, 1509 yılında İstanbul’da gerçekleşen büyük depremde yıkılmıştır. Kasrın yeniden yapımına Sultan III. Mehmed mimar Dalgıç Ahmed Ağa’ya yapımına başlanmış ancak bilinmeyen nedenlerden dolayı yapı tamamlanamamıştır. Sultan III. Mehmed’in Eğri seferinden döndüğü vakit henüz tamamlanmamış olan kasra Kasır Sultan I. Ahmed zamanında, annesinin desteği ile tamamlanmıştır

CİRİT OYUNLARI VE OKCULUK GÖSTERİLERİ YAPILIYORDU

Merhum Semavi Eyice  hocamızın belirttiğine göre  1606 -1607 tarihli günümüzde kalıntılarına ulaşılamayan bir menzil taşında I. Ahmed’in adının yazdığını, Saray’ın bulunduğu arazide okçuluk talimi yaptığını ifade etmektedir. Daha sonraları, ava düşkün olması ile bilinen Sultan IV. Mehmed’ de zaman zaman bu köşkte kalmış ve etrafındaki geniş ormanlık arazide avlanmış, sarayda gerçekleşen şölenlerde, geleneksel cirit oyunlarını ve okçuluk gösterilerini izlemiştir

KASRIN BÖLÜMLERİ
Hünkâr Kasrı iki bölümden oluşmaktadır. Kare plan üzerine oturan, iki kattan müteşekkil yapı, kubbeli bir örtüye sahiptir. Kasra ait ana mekânlardan alt katta büyük divanhâne, üst katta ise büyük kubbeli divanhâne yer almaktadır. Malzemesi düzgün kesme taştır. Kasır çift girişe sahip olmakla birlikte, ana giriş güney yönlü olup, iki sivri kemerin taşıdığı baklava dilim başlıklı sütunun üzerine oturan kaburgalı çapraz tonozla örtülü eyvan içindedir. Kuzey yönlü İkinci giriş de yine aynı düzenlemeye sahiptir.

 

 

 

 

 

 

 

https://acikerisim.fsm.edu.tr/xmlui/handle/11352/3109