Osmanlı’dan günümüze İstanbul’da askeri kışlalarımız

(İstanbul’un Sırları: 468) 

Fahri Sarrafoğlu (İstanbul Seyyahı)

İstanbul Bizans döneminde surlarla çevrili ve güvenliydi. Osmanlı dönemi İstanbul’unda ise surlar yine korundu ama son dönemlerde surların büyük kısmı, kapılar özellikle yıkıldı. Sebebi ise sur içinde askeri kışlaların varlığı olarak denebilir. Bugün askeri kışla deyince aklımıza ne geliyor, sakın hemen Taksim Taşkışla demeyin o sonraları. Ondan önce başka kışlalar ver işte o kışlalardan bazılarını anlatalım istiyoruz. Detaylar şöyle:

Özellikle 18 yüzyıl sonları itibarıyla, güçlü bir imparatorluğun düzenli, disiplinli ve talimli bir ordudan geçtiğinin farkına varan Osmanlı İmparatorluğu büyük ve müştemilatı olan kışlaların yapılmasına karar kılmıştır. Kışla, yazın çadırlarda kalan, askerlerin kışın topluca barınmaları için yapılan büyük binalardır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, başkente devletin temel muharip piyade sınıfı olan yeniçerilerin barındıkları kışlalar mevcuttu. Kışlaların sayısı zaman ile çoğaldı.

FETİH’TEN SONRA YAPILAN İLK KIŞLALAR

İstanbul’un alınmasının hemen ardından Eski Saray ile, hanedan tarafından İstanbul’da inşa ettirilen ilk binalardan olan Yeniçeri Odaları, mekânsal olarak da sarayın hemen yakınına yerleştirilmişti. Bu konum Yeniçeri Ocağı ile Osmanlı Hanedanı arasındaki kulluk ilişkisi ve bunun yeniçerilere getirdiği hanedanı koruma ve ona hizmet etme yükümlülüğünün sonucuydu.

Yeniçeri Odaların olduğu yerde civelek odası, namazgâh sofası, vekilharç odası, mütevelli odası, yemekhane, ibadet yeri ve yatak odası gibi birinci eski odası gibi yeniçeri ortasının zabitlerine ya da farklı işlevlere ayrılmış odalar bulunmaktaydı. Kışlaların konfor, süsleme ve su tesisatı gibi açılardan dönemin konak ve evlerinden çok da farklı olmadığı böylelikle anlaşılmalıdır. Yani askerler oldukça o dönemin şartlarına göre konforlu bir yerde kalıyorlardı.

2.MAHMUD’UN GEÇMEYEN KIZGINLIĞI

1826’da gerçekleşen Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması sırasında yakılan Yeni Odalar ile sonradan yıktırılan Eski Odalardan geriye kalan enkaz hurdacılara satılacak, odaların üzerinde bulunduğu arsalar ise vakıflara tahsis edilerek üzerlerine ev, dükkân ve bostan yapılmasına izin verilecekti. Yeniçerilerin nam ve nişanlarından hiçbir iz bırakılmaması amacına paralel olarak, Yeni Odaların bulunduğu yere Ahmediye, Eski Odaların bulunduğu mevkiye ise Fevziye isimleri verilecek, yeniçeriler ile kahvehaneler arasındaki yakın ilişki düşünülerek, en azından ilk başlarda bu iki mevkide de kahvehane inşasına müsaade edilmeyecekti.

İLK MODERN KIŞLA SELİMİYE

Osmanlı’da bulunan kâğır ve ahşap olarak inşa edilen ilk kışlaların planları itibariyle medreselere ve Horasan ile Türkistan’daki yaygın konut tiplerine benzerlerdi. Kışlaların modernleştirilmesi, daha çok batı tarzına benzemesi, alınan zincirleme yenilgiler ve reformlar nedeniyle XVIII. Yüzyılda başlamıştır. Modernleşmeyi III. Selim döneminde kurulan Nizam-ı Cedid Ordusu hızlandırmıştır. Ordunun kışlası olan Selimiye Kışlası inşa edilen ilk modern kışladır. Bu modernleşme II. Mahmud döneminde daha da yaygınlaşmış ve o dönemde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. ‘’Bu dönemde Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye Ordusu için inşa edilen veya genişletilen Davudpaşa Sarayı ve Râmî Çiftliği kışlaları ile akabinde merkez ve taşrada inşa edilen diğer kışlalar, devlet otoritesini simgeleyen yeni yapılar olarak geleneksel mimariden ayrılan tasarımları, üslup özellikleri ve yapım teknikleriyle imparatorluğun Batı’ya dönük yüzünü, keza iktidar ve istikrar idealini temsil etmişlerdir.’’

MODERNLEŞMENİN İLK ÖNERKLERİNDEN RAMİ KIŞLASI

Tamamen farklı mekân tasarımları, sayıca fazla oluşları, yurt sathına yayılmış bulunmaları ve askeri mimariden farklılaşan, umumiyetle başlangıçta kâgir daha sonra da taş binalar şeklinde inşa edilen kışlalar Türk mimarisine yeni bir zihniyet ve plan tipi kazandırmışlardır. Bu kışlalardan biri de 1827 yılında inşasına başlanan Rami Çiftliği kışlasıdır.

Rami Kışlası

Rami semti geçmişte İstanbul’un güvenliği açısından ve özellikle Rumeli kolunda alınacak bir mağlubiyet sonrasında payitahta yürüyecek işgalci bir güce karşı direnişin son mevzii olması bakımından oldukça önemli bir mıntıka idi. Rami Çiftliği civarının rakım itibarıyla yüksek olması, Davutpaşa Kışlası ile arasında askerî talimlere elverişli geniş meydanların ve birtakım askerî yapıların bulunması semte âdeta bir “askerî bölge” karakteri kazandırmıştı. Öte yandan söz konusu güvenlik ve direniş noktaları devre dışı kaldığında zaten askerî bir karargâh şeklinde tanzim edilmiş suriçi İstanbul’unda da birtakım önlemler alınmıştır.

RUSLARA KARŞI SAVAŞTA RAMİ KIŞLASININ ÖNEMİ

‘’Rami Kışlası’nın askerî ve idari bir üs hâline gelmesi, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı nedeniyle II. Mahmud’un maiyeti ve Enderun süvarileriyle kışlaya yerleşmesi ve yaklaşık iki yıl süreyle devlet idaresini buradan yürütmesiyle yaşanmıştır. Sefer hazırlıkları tamamlandıktan sonra Beşiktaş Sarayı’ndan Topkapı Sarayı’na geçen II. Mahmud, 15 Eylül 1828 günü eşref saatte Hırka-i Saadet Odası’ndan Sancak-ı Şerif’i alarak süvari ve Enderun ağalarıyla birlikte gösterişli bir alayla Divanyolu istikametiyle Rami Kışlası’na hareket etmiştir.

DAVUTPAŞA KIŞLASI
Tarihçe Kışlanın bulunduğu alandaki askeri yerleşimin Bizans dönemine kadar uzandığı; bölgenin, askeri ve saray törenlerine hizmet eden konumda olduğu; İstanbul’un alınması sırasında da askerin konaklamasına hizmet verdiği ve Sultan Mehmed’in otağının burada kurulmuş olduğu söylenir. Bu işlevler Osmanlı döneminde de sürdürülmüş, bölge 15.yy’dan itibaren saray ve askeri törenlere hizmet veren bir alan olmuştur. Davutpaşa Kışla’sı, II.Mahmud’un (1808-1839) Yeniçeri Ocağı’nı tamamen ortadan kaldırarak yerine oluşturduğu Asakir-i Mansure-i Muhammediye adlı orduya kışla olarak yapılmıştır.

Mimarı Krikor Balyan olduğu tahmin edilen yapının 1826-1827 yılında başlanan inşaatı 1831-1832’de bitirilmiştir. Kışla, Balkan Savaşı sırasında onarılarak göçmenlerin barınması için kullanılmış, I.Dünya Savaşı sırasında ise bir askeri hastane açılmış ve hastane 1920’de kapatılmıştır. Özgün işleviyle günümüze ulaşan Davutpaşa Kışlası, Yıldız Teknik Üniversitesi mülkiyetine verilmesi (1999 yılında) ile askeri işlevini tamamlayarak, eğitime hizmet veren kışla yapıları arasına katılmıştır.Şu anda Yıldız Teknik Üniversitesi’nin rektörlük binası olarak kullanılmaktadır.

KASIMPAŞA KALYONCU KIŞLASI
Kasımpaşa Kalyoncu Kışlası, modern dönem Osmanlı askeri mimarisinin öncü binalarından olması yanı sıra, İstanbul’un denizcilik mirasına ait nadide anıt eserlerden biridir. Türk bahriyesinin sembol isimlerinden Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından inşa edilen kışla, yalnızca askeri zaruretler nedeniyle değil, başkentte kalyoncu neferlerinden kaynaklanan asayiş sorunlarına çare olması amacıyla da yapılmıştı. 1782 yılında inşa edilen bina, zaman içinde Kalyoncular Kışlası, Kasımpaşa Kışla-i Hümayunu, Bahriye Kışlası, İstanbul Kışlası ve Cezayirli Gazi Hasan Paşa Kışlası adlarıyla anılmıştır.

TAKSİM KIŞLASI
Taksim kışlası olarak da adlandırılan Beyoğlu’ndaki “Topçu Kışlası” nın yapımına 1803’de başlanmış ve kışlanın inşaatı 1806’da tamamlanmıştır. Taksim Kışlası III. Selim’in kurduğu Nizam-ı Cedid askerlerinin topçu kısmının yerleştirildiği yerdir. Bunun için de Topçu Kışlası olarak adlandırılır. Bugün kamuoyunda ve internette Topçu Kışlası ile Taş Kışla karıştırılmaktadır. Bu iki kışla farklıdır. Topçu kışlası 1940 yılında yıkılmıştır. Ama Taş kışla bugün İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından Mimarlık Fakültesi olarak kullanılmaktadır. maalesef resmi tarih kitaplarında 31 Mart Hadisesi sırasında bombalanan kışla Taksim Topçu Kışlası değildir. Bombalanan yer Taş Kışladır.

KIŞLA YIKILDI VAATLER UNUTULDU
1806 yılında kışla olarak yapılan ve tarihi süreçte birçok değişik amaç için kullanılan tarihi Taksim Topçu Kışlası, 1940 yılında İsmet İnönü’nün isteği ile dönemin İstanbul valisi Lütfi Kırdar tarafından yıkıldı. Konut, tiyatro ve sosyal etkinlik alanı yapılmak için yıkılan kışla alanına bunlardan hiçbiri yapılmadı. Kışlanın yıkıldığı yerin bir kısmı park yapılarak bu parka “İnönü Gezi Parkı” ismi verildi. Daha sonra buranın ismi “Taksim Gezi Parkı” olarak değiştirildi. 16 Eylül 2011 tarihinde Belediye Meclisi’nin aldığı kararla Taksim’i yayalaştırma projesi çerçevesinde buradaki kışlanın tekrar inşa edilmesi kararlaştırıldı. Fakat 17 Ocak 2013 tarihinde Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu yapının inşasına onay vermedi. Bu karara İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından itiraz edildi. Üst kurul, 1 Mart 2013 tarihinde bölgesel kurulun kararını iptal ederek kışlanın tekrar inşasına onay verdi. Gezi Parkı’nda Topçu Kışlası yapımına onay veren karara İstanbul 6. İdare Mahkemesi 31 Mayıs 2013 tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdi.

 SELİMİYE KIŞLASI
Üsküdar’da 3.selimin nizam-ı cedid askerleri için inşa ettirdiği kışla.Yeni çeri  isyanında yıkıldı.2. Mahmut devrinde  kagır olarak yeniden inşa edildi.Sultan  Abdul Mecit devrinde iki defa yenilenen kışlanın dört köşesine yedişer katlı birer kule ilave dildi.Cumhuriyet döneminde  farklı amaçlara hizmet etti.Günümüzde 1.ordu komutanlığı  merkez binası olarak kullanılıyor.

ORHANİYE KIŞLASI
Bugün İstanbul Merkez komutanlığı olarak kullanılan tarihi kışla  kapısının üzerindeki kitabede yapının 1887’de Abdülhamit Han tarafından  atası Orhan Gazi’ye ithafen yaptırıldığı  yazılı.Bina silahhane ,mühimmat ambarı,askeri cezaevi  gibi görevlerden sonra 1979’da Merkez Komutanlığına devredildi.

KAYNAK: https://www.haberexpres.com.tr/istanbulun-dort-bir-yani-kisla-4022yy.htm

https://www.akademikakil.com/taksim-topcu-kislasi/selimhilmiozkan/

https://istanbultarihi.ist/47-istanbulda-yeniceri-mekanlari-eski-ve-yeni-odalar

https://istanbultarihi.ist/48-rami-kislasi-ve-istanbulun-siyasi-tarihi-ile-guvenligi-acisindan-onemi

 

https://dergipark.org.tr/tr/pub/oa/issue/47405/592178

 

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/762210