Gözünüz yükseklerdeyse mutlaka buraya gelin

  (İstanbul’un Sırları: 463) 

Fahri Sarrafoğlu(İstanbul Seyyahı)

Çocukluğumda iyi hatırlıyorum bir uçak geçerken uçağa mutlaka el sallar, babama selam söyle diye seslenirdik. Bu satırları okuyan sizlerin de mutlaka ilk uçak gördüğünde tepkileri farklı olmuştur. İstanbul’da aile boyu gidebileceğiniz güzel bir müzemiz var. Yeşilköy Havacılık Müzesini gezebilirsiniz. Uçaklara yakından dokunabilir, fotoğraf çektirebilirsiniz. İşte detaylar:

UÇAĞIMIZ YOKTU AMA MÜZE FİKRİ VARDI
Henüz uçaklar o kadar yaygınlaşmamıştı ama Osmanlı İstanbul’unda uçağa olan merakımız beklenin üstündeydi.
Türkiye’de “Hava Müzesi” kurma fikri ilk olarak 1918 yılında gündeme geldi. O yıllarda Yeşilköy Tayyare İstasyonu Türk Askeri Havacılığının en önemli eğitim-öğretim merkezi ve aynı zamanda karargâhı durumundaydı. Yeşilköy Tayyare İstasyonu’nda ganimet uçaklar dâhil çoğu Alman yapımı ve uçuştan kaldırılmış çok sayıda tayyare depolarda tutulmaktaydı. Bu kadar tayyarenin bir arada olması bir Hava Müzesi kurma fikrini akıllara getirdi.

İSTANBUL’UN İŞGALİ MÜZE KURULUMUNU ERTELEDİ
Dönemin Hava Kuvvetleri Müfettişliği 1918 yılında “Hava Müzesi” kurma kararı almıştır. Mevcut depolarda korunan uçakların yanı sıra düşmandan ele geçirilen uçakların enkazlarının da toplatılarak Yeşilköy Tayyare İstasyonu’nda sergilenmesi amaçlanmıştır. Ancak I. Dünya Harbi sonrasında İstanbul’un işgal edilmesi ve Yeşilköy Tayyare İstasyonu’nun kapatılması bu fikri sekteye uğratmıştır.
TAŞINIRKEN BİRÇOK UÇAK ZARAR GÖRDÜ
 Yeşilköy Tayyare İstasyonu’nun kapatılması sonucu hangarlarda ve depolarda korunan bu tayyarelerin Maltepe’de kurulan yeni Tayyare İstasyonuna taşınması gerekli hale gelmiştir. Ancak taşınma sırasında tayyareler büyük ölçüde hasar görmüş ve birçoğu kullanılamayacak hale gelmiştir.
Bu olaylar ve sonrasında (özellikle İstiklâl Harbi sırasında) yaşanan uçak kırımları sonucu “Hava Müzesi” kurma fikri ertelenmiştir.
İLK HAVACILIK MÜZESİ İZMİR CUMAOVASINDA AÇILIYOR
 Hava Müzesi kurulması fikri 1960 yılında yeniden gündeme gelmiştir. 1963 yılında yayımlanan bir emir ile birliklerdeki mevcut uçaklardan birer adedin korunması istenmiş, 1966 yılında da “Hava Müzesi Teşkilatı” kurulmuş, 15 Mayıs 1971 tarihinde ise Türkiye’nin ilk Hava Müzesi İzmir-Cumaovası’nda açılmıştır.
Hava Müzesi faaliyetlerine başlamasıyla birlikte halktan büyük bir ilgi görmüştür. Ancak başta ulaşım problemi olmak üzere ortaya çıkan muhtelif sorunlar nedeniyle müzeye gösterilen ilgi zamanla azalmıştır. Bu sebeple 1978 yılına kadar faaliyetlerine İzmir-Cumaovası’nda devam eden Hava Müzesi’ne yeni bir yer arayışına başlanmıştır.
VE İSTANBUL HAVACILIK MÜZESİNE KAVUŞUYOR
Yapılan incelemeler ve değerlendirmeler sonucunda Hava Müzesi’nin, müzeler şehri ve aynı zamanda Türk Havacılığının doğduğu yer ve kalbi olan İstanbul-Yeşilköy’e taşınmasına karar verilmiştir. 1974 yılında inşaat çalışmalarına başlanan Hava Müzesi binası 1983 yılında tamamlanmıştır. Modern müzecilik anlayışıyla yeniden yapılandırılan Hava Müzesi 16 Ekim 1985 tarihinde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Halil SÖZER tarafından “İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi Komutanlığı” adıyla hizmete açılmıştır.

Hava Kuvvetleri Müzesi Komutanlığı olarak 1971 yılında İzmir-Cumaovası’nda başlayan serüvenimiz 1985 yılından beri Türkiye’nin kültür başkenti olan İstanbul’da aralıksız bir şekilde devam etmektedir.

HAVACILIK TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ
Bir uçağın kendi motor gücüyle ilk defa 17 Aralık 1903 tarihinde uçması, havacılık tarihinde yeni bir çığır açmıştır. İlk başlarda sportif uçuşlar yapılırken, askeri amaçlı olarak uçaklar ilk defa, Trablusgarp savaşı sırasında 1911 yılında İtalyanlar tarafından Türk birliklerine karşı bomba taarruzları yapılarak kullanılmıştır.
Uçağın Trablusgarp savaşındaki önemli rolünü bizzat yaşayarak öğrenen zamanın ileri görüşlü komutanları tarafından aynı yıl Türk Hava Kuvvetlerimizin temeli atılmıştır. Pilot adayı olarak seçilen iki subayımız 1912 yılında Fransa’ya uçuş eğitimine gönderilmiş, aynı yıl iki adet Fransız R.E.P. modeli uçağın da siparişi verilmiş ve bu uçakların konuşlandırılmasına uygun İstanbul civarında bir meydan aranmaya başlanmıştır. Meydanın yeri olarak önce Anadolu yakasında Sarıgazi ve Dudullu bölgesinde araziler incelenmiş, ancak bu arazilerin uygun olmadığı görülerek ilk askeri hava alanının Yeşilköy bölgesinde yapılmasına karar verilmiştir. Tahsis edilen ödenekle şimdi Yeşilköy Askeri Havaalanı’nın bulunduğu bölgede iki adet uçak hangarı yapılmış ve gelen iki uçağımız bu hangarlara yerleştirilmiştir.
İLK HAVA ŞEHİTLERİMİZ VE TAYYARE ANITI
Türk havacılık tarihinin ilk şehitleri olan Fethi, Sadık ve Nuri beyler için dikilmiştir. Bu askeri pilotlar I.Dünya Savaşı öncesinde diğer devletlere Osmanlılarda da havacılığın başladığını göstermek amacıyla Enver Paşa’nın isteği üzerine iki uçakla İstanbul’dan Kahire’ye kadar uzanan 2 bin 500 km.lik bir uçuşu gerçekleştirmek amacıyla yola çıkmışlardı. Pilotlardan Fethi Bey ile Sadık Bey 27 Şubat 1914’te Şam-Kudüs arasında, Fransız Deperdussin tipindeki diğer uçağın pilotu Nuri Bey ise 11 Mart 1914’te Yafa’dan kalkarken düşmüşler ve şehit olmuşlardır. İlk hava şehitlerinin mezarları Suriye’de, Şam Emeviye Camisi’nde Selahaddin Eyyubi Türbesi’nin yanında bulunmaktadır. (Bu arada Muğla’nın Fethiye ilçesi de adını Fethi Bey’den almıştır.
ANIT NEDEN KIRIK ŞEKİLDE YAPILDI
IAnıt, beyaz mermer ve bronzdan yapılmış olup, mermer bir kaide üzerinde kırık bir mum şeklinde sütundan meydana gelmiştir. Anıtın kırık olmasının nedeni de yarıda kalan uçuşu simgelemektedir. Yaklaşık 7.50 m. yüksekliğindeki anıtın kaidesinin iki yanındaki madalyonlara bronz bir kitabe ve bronz bir rölyef işlenmiştir.
Eğer ulaşabilmiş olsalardı tayyarecilerin Kahire’de boyunlarına asılacak olan madalyanın büyütülmüş birer kopyası yaklaşık 7.50 m. yüksekliğindeki anıtın kaidesinin iki yanına yerleştirilmiştir. Madalyanın üzerinde uçak figürü, Beyazıt Kulesi ve İstanbul tasvir edilmiştir.

GERİ DÖNÜŞ YOK ! HALKIN DESTEĞİ İLE 3.UÇAK ALINDI
O dönemde zor şartlar altında ve halktan toplanan paralarla alınan iki uçağımızın da düşmesi hem İstanbul halkını hem de Osmanlı Coğrafyasında yaşayanları derinden üzmüştü. Bu uçakların oraya gitme amacı, bir nebze olsun halka moral vermekti. Ama Türk halkı hemen vazgeçmedi ve yine halkın da katkısı ile üçüncü  uçak satın alınır. Salim ve Kemal adlı iki yüzbaşı, Ertuğrul adı konulan uçakla yola çıkarlar. Aksilikler yine yakalarını bırakmaz. Edremit yakınlarında ağaçlı bir bölgeye zorunlu iniş yaparlar ve uçakları kullanılmaz hale gelir.

YILMAZ YOK VE 4.UÇAK DA SATIN ALINIYOR
Arka arkaya yapılan 3 seferin de başarısız olması hele hem şehit vermemiz hem de uçakların düşmesi halkın moralini epey bozmazı beklenirken tam tersi oldu ve bu defa Edremitliler aralarında topladıkları parayla yeni bir uçak satın alarak hava kuvvetlerimize bağışlarlar. Görevi tamamlamak, Edremit adı verilen bu Bleriot marka uçağa nasip oldu. Beyrut’a gemiyle götürülen Edremit, 1 Mayıs’ta Kudüs semalarında gözükür. 3 bin kişilik bir cemaatle Mescid-i Aksâ’da kılınan şükür namazı, halkın heyecanını doruğa çıkarır. Salim ve Kemal beyler Mayıs’ın 9’unda Kahire’dedirler. Piramitler üzerinden uçan Edremit, halk arasında o denli büyük bir heyecan dalgasına yol açmıştır ki, hakkında kartpostallar çıkarılmış, destanlar yazılmış, sonuçta halkın dikkati havacılığın önemine çekilmiştir.

 

 

 

Kaynak: https://istanbulhavamuze.hvkk.tsk.tr/Custom/istanbulHavaMuze/81