Baruthane Giriş Binası

Bir zamanların “barut kokan semti” şimdi kitap kokuyor !

(İstanbul’un Sırları: 435)

İstanbul’da hem de şehrin göbeğinde baruthane olur mu demeyin, Tophane oluyor da baruthane niye olmasın. Ama o zamanlar buralar şehrin göbeği değildi tabi. Bakırköy’de Millet Bahçesi olan yerin eski hali baruthane idi. Şimdilerde artık eskinin baruthaneleri kitap kokuyor, kitap okurken burnunuza değişik kahve çeşit ve kokuları ile  birlikte kitabınızı okuyabilirsiniz. Aynı zamanda müze de yer alan sergiyi gezebilirsiniz. Zaman zaman da çeşitli konserlerin düzenlendiği bir sahnesi de var. İşte  Bakırköy Baruthanesinin hikayesi

OSMANLI DEVLETTİNDEN GÜNÜMÜZE YADİGAR OLAN BARUTHANELER

Baruthane barut üretilen veya depolanan yere verilen isimdir. Baruthaneler devletlerin ithal baruttan bağımsız olmasını sağladığından, ateşli silahların önem kazanmaya başladığı 14. asırdan itibaren devletlerin önem verdiği tesisler olmuşlardır. Bakırköy Baruthanesi, Osmanlı Devleti’nin resmî kaynaklarında “Baruthane-i Âmire” olarak geçen kurumdur. Şüphesiz, eski baruthane tesislerinden günümüze kalmış olan en görkemli yapı, Ataköy 5. kısım mahallesi’nin karşısında yükselen, deniz kıyısındaki BARUTHANE KULESİ ya da eski adıyla BARUTHANE KASR-I HÜMAYUN’udur.

İSTANBUL BARUTHANESİ BARUTHANE-İ ÂMİRE (BAKİRKOY BARUTHANESİ)
İlk önceleri sadece toplar için barut üretilirken, yeniçerilerin ve sipahilerin tüfekle donatılması da, daha büyük çaplı barut üretim tesislerinin kurulmasını gerektirmiştir. Barut üretiminden ilk başlarda Cebeci Ocağı’ndan Serbaruti (Barutçubaşı) sorumlu iken yeniçerilerin ateşli silahlarla donatılmasından sonra Yeniçeri Ocağı’nda da Barutçubaşı idaresinde bir barutçu birliği kuruldu. On sekizinci yüzyıla kadar, düşük kaliteli barut (tüfekotu veya fitilotu da denir) üretilirken, getirilen yabancı uzmanlar sayesinde İngiliz tipi kaliteli barut da üretilmeye başlandı.

Osmanlı Devleti’nin resmî kaynaklarında “Baruthane-i Âmire” olarak geçen Bakırköy Baruthanesi, eski baruthane tesislerinden günümüze kalmış olan en görkemli yapıdır. Mayıs 1698’de baruthanenin yapımı için bostancıbaşı, mimarbaşı, barutçubaşı ve konuya vâkıf diğer kişiler çalışmalara başlamıştır fakat kış gelmesi münasebetiyle inşaata başlanamamıştır. O dönem yalnızca gerekli malzemeler tedarik edilmiştir. ‘’1700 yılı başlarında ise Mimarbaşı Hüseyin Ağa yeni bir keşif daha yapmış ve baruthanenin 17.000 esedî kuruşa inşa edilebileceğini tespit etmiştir. Gerekli paranın bir kısmı Maraş hazinesinden, bir kısmı Hazine-i Âmire’den, bir kısmı ise Gümüşhane mukataasından karşılanmıştır. Son keşif üzerinden yapımına başlanan baruthane 1701 senesinde üretime başlamıştır.’’
BİTMEYEN YANGINLAR-PATLAMALAR
1701 yılında faaliyete başlayan Baruthane, 22 Ağustos 1707’de büyük bir kazaya maruz kalmış ve o kazada 9 çalışan hayatını yitirmiştir. O kazada Baruthanenin birçok duvarı yıkılmıştır fakat kısa bir sürede onarılmış ve 1725 yılına kadar üretime devam etmiştir. 1725 yılında ise, Baruthane ’de bir yangın meydana gelmiş ve ahşaptan yapılan 6 çark yanması ile Baruthanenin üretimi duraklamıştır. Üretim 2 sene sonra ancak başlayabilmiştir (yenileme ile birlikte mermerden 18 çark ve her çarkta 12’şer havan olmak üzere toplam 216 havanlı bir tesis kurulmuştur). ‘’Ancak ilerleyen yıllarda da patlama ve yangınların önüne geçilememiştir. 1765’te 166 kantar (9.363 kg) barutun infilak etmesi sonucu meydana gelen yangında baruthane binası zarar görmüş ve yeniden geniş çaplı bir tamir faaliyeti başlatılmıştır. 1785’te ise kapsamlı bir yenileme ve genişletme çalışması yapılmıştır. Nöbet kuleleri, sundurmalar, kalhane, barut depoları, perdahthane, 18 adet çark ve barutçubaşı dairesi onarılmıştır. 1791’de baruthanede yeniden yangın çıkmış, dönemin nazırı Ahmed Ağa yanan kısımların tamiratını yaptırmıştır.’’

BARUTHANE NAZİRLİĞİNİN KURULUŞU

  1. yüzyılın sonlarına doğru baruthanedeki düzenin iyice bozulması ve barut kalitesinin düşmesi üzerine yeni düzenlemelere gidilmiş, 6 Mayıs 1793’te Baruthane Nazırlığı kurulmuş ve bütün baruthaneler aynı yere bağlanmıştır.

Mahmud Raif Efendi yenilikleri şöyle anlatır:

‘’1768’de çıkan Rus Savaşı’ndan beri adı geçen bu üç baruthaneden (İstanbul, Gelibolu ve Selânik) elde edilen barut, çamur gibi bir şey olup, yalnızca şenliklerde kullanılmakta ve savaşmak için dışarıdan kantarı 60-70 kuruşa barut satın almak zarureti hâsıl olmaktaydı. Satın alınan bu barutun bir kısmı iyi kalite, ekserisi ise işe yaramaz cinsinden çıkar, üstelik gerektiği anda da hemen tedarik edilemezdi. Barut, harbin esas maddesi ve ruhu demektir ve onsuz savaşılmaz! Barut konusundaki bu kayıtsızlık ve ele muhtaç olma hali, III. Selim’e ağır gelen bir husus oldu. Bu konuda ilk yapılan iş, Baruthâneler Nezâreti’ni bir münâvebe mansıbı gibi kullanılır olmaktan kurtarmak, dolayısıyla buralarını, birilerinin birer sene süre ile sebeplenme kapısı olmaktan çıkartmak oldu. Baruthânelerin başına devlet ricalinden bir nazır atandı.’’

KALİTELİ BARUT ÜRETİMİ İÇİN SUYUN GUCUNDEN İSTİFADE ETMEK

III. Selim zamanında inşa edilen Azadlu Baruthanesinde eski Baruthanelerdeki üretim sorunlarını çözmek için yeni mekanizmalar kullanılmıştır. Azadlu Baruthanesinde çarklar su ile çevrilirken İstanbul’da çarklar hayvanlar tarafından çevriliyordu. Bu iki farklı metot barutun kalitesini ve maliyetini belirliyordu.

İstanbul’daki baruthaneyi Mehmed Şerif Efendiden sonra Mehmet Ragıb Efendi üstlenmiştir. İkisi de baruthane binalarını tamir ettirmiş, yeni çarklar yaptırmıştır. 1806 yılında ise Mehmet Ragıb Efendinin isteği üzerine baruthanede geniş çaplı bir tamir faaliyeti gerçekleşmiş, Baruthaneyi muhafaza etmek için yeni istihkâm, tabya, cebehane ve kışlalar yapılmıştır. Fakat Bakırköy Baruthanesinde üretilen barutun kalitesi daima tartışma konusu olmuştur. Bunun sebebi de çarkların döndürülmesinde hayvan gücünün kullanılması olarak belirlenmiştir; hayvan gücü ile döndürülen çarklarda ham madde eşit bir şekilde ezilmediği için elde edilen barutların kalitesi düşüyordu. Hayvan gücünün kullanımı barutun kalitesini düşürdüğü gibi üretim maliyetini de artırıyordu. Bu yüzden Azadlu Baruthanesi kurulmadan evvel, çarkların su ile çevrileceği bir yerde kurulmasına özellikle dikkat edilmişti çünkü su ile döndürülen dibeklerden eşit aralıklı vuruşlar elde edildiğinden, ham maddenin daha iyi ezilmesi söz konusu oluyordu.

TANZİMAT DÖNEMİNDE SONRA TOPHANE MÜŞİRLİĞİN EMRİNE VERİLEN BARTUHANE

Tanzimat döneminden sonra Baruthane’ye yeni bölümler eklendi. Bu eklenen bölümler ile Baruthane Tophane Müşirliği ’nin emrine verildi. 1854 yılında Kırım Savaşının başlaması ile barut istekleri çoğalınca Baruthanede üretimler arttı. Talebi karşılamak isteyen Baruthane yetkileri, Baruthaneyi gece gündür çalıştırmış ve yıpranan ekipmanları İngiltere’den getirttirilen 5 dibekli yeni tip bir makine ile değiştirmiştir. ‘’XIX. yüzyıl boyunca barut teknolojisindeki gelişmeye paralel olarak baruthanede bu yeniliklere uyacak yeni birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Özellikle 1880’lerden sonra Alman teknolojisi kullanılmaya başlanmıştır.’’

Baruthane cuma hariç her gün çalışmaktaydı. Ancak kapasitenin üzerinde barut imali istendiğinde, izin alınmak kaydıyla haftanın her günü üretim yapılabilmekteydi. Mesela, 1199 (1784-1785) senesinde cuma günleri de çalışılmıştır. Tartışma konusu olan bir başka husus ise baruthane personelidir. Baruthane kadrosunda 366 işçi bulunmasına ve bu sayıda işçiye maaş ödenmesine rağmen baruthanede hiçbir zaman bu sayıda personel çalışmamıştır. Baruthanede XVIII. yüzyıl boyunca yıllık üretim 1.500-3.000 kantar (yaklaşık 84,5-169 ton) arasında değişmiştir.

ASKERÎ FABRİKANIN İDARESİNDEN KÜLTÜR MERKEZLİĞİNE

‘’Cumhuriyet döneminde Askerî Fabrikalar İdaresi’ne geçen Baruthane, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu’na devredilmiştir. 1953 yılına kadar askerî kimliğini muhafaza eden baruthane, bu tarihte elektrik kontağından çıkan bir yangın sonucu kullanılamaz hâle gelmiştir. 31 4.000.000 m2 olan baruthane arazisi 1955’te 60.000.000 lira karşılığında Türkiye Emlak ve Kredi Bankası’na satılmıştır. 15 Eylül 1957’de ise baruthane arazisi üzerine Ataköy sitelerinin inşasına başlanmıştır. Baruthanenin ana binası ise uzun süre metruk olarak kaldıktan sonra kaba bir yenileme ile 1972’de Ataköy Turistik Tesisleri İşletmesi tarafından Barut Fıçısı adı altında bir süre diskotek olarak işletilmiştir.’’

 

‘’Kısa süren bu maceradan sonra kaderine terk edilen baruthane binası Bakırköy Belediyesi tarafından iki yıllık bir restorasyon faaliyetinin ardından 3 Mart 1993’te Yunus Emre Kültür Merkezi adıyla hizmete açılmıştır. Bunun yanında Ataköy Marina’da yer alan saat kulesi ise baruthane kulelerinden biridir ve hâlen ayaktadır.’’

KAYNAK: https://istanbultarihi.ist/352-istanbul-baruthaneleri