Bir zamanlar bu taş çok değerliydi…

İstanbul’da taş deyince aklımıza bir sürü taş gelir. Benim taş deyince ilk aklıma gelen  elbette sadaka taşı ama benim bahsedeceğim bir diğer taş daha var. Dibek taşı değil ya da nişan taşı değil. Elbette onlar da değerli ama bugün en garip bir şeklide bekleyen elimizde birkaç tane kalan *binek taşından* bahsetmek istiyorum. Mimari olarak, sadaka taşları, Nişan taşı, Kıble taşı, Seng-i İbret (İbret taşı), Musalla Taşı, Yitik taşı ve Mola taşı gibi taşların dışında binek taşı da bugün halen az da olsa görebiliyoruz. Bir zamanlar sadece Padişahların camiye girerken attan inmek için kullandıkları binek taşından. İşte kısaca binek taşının hikayesi :

Üsküdar Kara Davut Paşa Camii önünde binek taşı

ÖNCELİK PADİŞAHLARIN
Binek taşı, at veya arabaya binmek için üstüne çıkılan yüksekçe taş. Genellikle 60-100 santim eninde yaklaşık 40 cm yüksekliğinde olan bu taşlar sayesinde at ve benzeri binek hayvanlarına rahat bir biniş sağlanıyordu.  Kimilerinde bir veya birkaç basamak bulunur. Özgün olarak yapılanlar olduğu gibi antik dönemlerden kalma yapı elemanlarından dönüştürülmüş olanları da vardır.  Öncelikle padişahların büyük camilere girişlerinde kullandıkları bu taş sonraları paşalar ve zengin aileler tarafından da kullanılmaya başladı. Topkapı Sarayı’nda, padişahlar tahta çıktıkları zaman cülus törenleri düzenler, bir hafta içerisinde ise kılıç alayı ile Eyüp Sultan’a giderdi. Ardından burada kılıç kuşanırdı. Padişah cami avlusuna girince önden yeniçeri ağası, arkadan kapıcıbaşılar koşarlar, binek taşına geldiğinde padişahın çizmeleri çıkartılır ve özel bir pabuç giydirilirdi.

Atından inince sadrazam diz çöküp yer öperek kendisini karşılardı. Bu sırada Dîvân-ı Hümâyun çavuşları alkış tutarlardı. Sadrazam ve yeniçeri ağası namaz kılacağı mahfil-i hümâyuna kadar padişaha refakat ederlerdi. Padişah, hazinedarbaşı tarafından gidilecek caminin mahfil-i hümâyununda önceden serilmiş hususi seccadesi üzerinde namaz kılardı. Haremin Valide Taşlığı’na açılan Taht Kapısı’nın yanındaki binek taşını padişahlar, bu törene giderken ve sefere çıkarken kullanırdı.

Eyüp Sultan’da binek taşı

Vaktiyle bu taşlar cadde ve sokakların köşeleriyle saray, konak, ev, cami gibi yapıların önlerine konulurdu. Eyüp Sultan Camii şadırvan avlusu ile yine aynı semtte, Cülus Yolu üzerinde, Mihrişah Valide Sultan İmareti önünde günümüzde varlığını sürdüren iki adet özgün binek taşı örneği bulunmaktadır.

BİRER BİRER KAYBOLUYOR
Eskiden özellikle konakların önünde, at binmeyi kolaylaştıran, yarım metre yüksekliğinde bir taş bulunurdu ki, önemli bir işleve sahipti. Bugün artık ata çok fazla bir ihtiyacın kalmamış olması, bu taşların da kaybolmasına sebep olmuştur. Kaldı ki var olanların da muhtemelen defineciler hariç neye yaradığı bilinmemektedir. Binicilik taşı, ata kolay binmek için konulan bir taştır. Devlet büyüklerinin kolay ata binmeleri için resmi dairelerin, konakların önünde bulunurdu.

Yaşlı kimselerin, padişah, devlet erkanı, ayan ve eşrafın ata kolayca bilmeleri için hazırlanan binek taşları, evlerin, konakların, sarayların, iskelelerin, Hünkâr mahfillerin önüne ve meydanlara konulan basamaklı taşlara binek taşı veya binek taşı denilirdi.

VE BİR HURAFE : BİNEK TAŞI YÜRÜYEMEYEN ÇOCUKLAR İÇİN DE KULLANILMIŞ
Binek taşları yüksekliği üzengi seviyesine kadar olurdu. Bu taşlar binici ata binerken sol ayağını kaldırarak üzengiye basıp, sağ ayağını da sol ayağına yükleyerek binek hayvan üzerinde aşırtma zahmetinden kurtarmak amacıyla yapılmıştır. Gençler ve yetişkinler için kolay olan bu hareketin yaşlılar için oldukça zahmetli bir durum olduğu açıktır. Ama işin ilginç yani Anadolu’da binek taşına ayakları tutmayan çocukların Besmeleyle çıkarıldığı ve taş üzerinde 5 dakika bırakıldıktan sonra indirildiğini kaynaklarımız yazmaktadır.
Kaynak: Dr. Ahmed Hamdi Bülbül Binek Taşları

Eyüp Sultan Cami Binek Taşı Hünkar Mahfili girişi.
Eyüp Sultan Cami Binek Taşı Hünkar Mahfili girişi.

Eyüp Sultan Cami Padişah binek taşı, Haliç tarafından