İSTANBUL’UN İLK TOPHANESİ VE YIKTIRILAN RASATHANESİ

Tophane, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde, boğaz kıyısında bir semttir. II. Mehmet İstanbul’u fethinden sonra 1455’te Tersane-i Amire (Haliç) ve 1460 Tophane-i Amire’yi (Tophane) kurarak İstanbul’da ilk sanayi hamlesini başlatmıştır.Tophane, bu özelliği nedeniyle Osmanlı döneminde İstanbul’un en eski sanayi bölgelerinden biridir denilebilir.
İstanbul’un Türkler tarafından fethinden önce Tophane semtinin Galata’nın Ceneviz surlarının hemen dışındaki bir yer olarak, oturulmayan kırlık ve bahçelik bir bölge olduğu bazı kaynaklarda ifade edilirken kimi yazarlara göre de burası bir ormanlıktı. Bizans devrinde semt adının “Metopon” olduğu kabul edilirken, daha yeni araştırmalar, yerinin güzel görünümünden dolayı “Gümüş Şehir” (Argyropolis) olduğu tezini ortaya atmıştır. Bizans’ta burada çok eski bir Apollon mabedi bulunduğu gibi, daha sonra Türklerin yaptıracağı kışlanın yerinde de, “St. Irene” veya “Hadrian ve Natalie Kilisesi”nin olduğu söylenmektedir.
TARİHİ BİNA MAALESEF YIKILIYOR
Tophane binaları ve kışlası 1955-1956’da yıktırıldıktan sonra Nusretiye Camii karşısına isabet eden bir yerde bir Bizans Kilisesi’ne ait olması ihtimali olan bazı temel izleri ve tuğla duvar parçalarının ortaya çıktığı görülmüştür.[kaynak belirtilmeli] Bu yapı parçalarının daha ilerisinde Sanatkarlar Mektebi Sokağı vardır. İçerisinde Tophane Ocağı Mescidi’nin de yer aldığı İmalat-ı Harbiye Usta Mektebi’nin (Sanatkârlar Mektebi) kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Yapı topluluğunu inşa ettiren I. Süleyman’dır. 1946 yılında yapılan yol çalışması esnasında büyük oranda yıktırılmıştır. İstanbul Çevre Kültür ve Tarihi Eserleri Koruma Derneği (İSTED) tarafından yapılan araştırmalar sonucu elde edilen tarihî araştırma evrakı ile Nisan 2018’de ilgili kurula tescili için müracaat edilmiştir.

1823’te Firuz Ağa Yangını’nda yanan kışlalar, sonraları yenilenmişti. Bu yenileme sırasında Nusretiye Camisi de yapıldı. Tophane’deki eski askerî yapılardan en son ortadan kalkan, 1958’de yol genişletmesi nedeniyle, eski müşirlik binası ve Salı Pazarı’na dek uzanan sanayi kışlasıdır. Kışlalar sahasında bugün sadece, 1848 tarihli saat kulesi ile Mecidiye Kasrı (1848-1849) kalmıştır. 1580 yılında inşa edilen Kılıç Ali Paşa Camii, Külliyesi, Hamamı ve Padişah I. Mahmud tarafından 1732 yılında yaptırılan Tophane Çeşmesi de semtinin önemli sembol tarihi eserleri arasındadır. 1960’lı yıllardaki işçi hareketinin sembolü meydandaki heykel yakın zamanda ortadan kayboldu.[4]

KENDİ TOPÇULARINI VE DÖKÜCÜLERİNİ YETİŞTİREN TOPHÂNE

Top dökümü̈ ve kullanımı masraflı ve zaman alan bir faaliyettir bu nedenle bunu yapabilmek, askeri, ekonomi, eğitim alanlarında özgürlüğü ifade eder. Ayrıca kendi öğrencilerini yetiştirebilmekte bir başarı simgesidir; kendi öğrencilerini yetiştirmek demek o ilme ulaşmak ve geliştirebilmek demektir. Bu başarıyı Fetih’ten sonra gerçekleştirmek ise askeri gücün, ekonominin, eğitimin de yüksek olduğunu göstermektedir. Osmanlı kendi topçularını ve dökücülerini yetiştirmekle kalmamış kendilerinden ateşli silah yardımı talep eden Müslüman ülkelere de Tophâne’den dökücü ustası göndermiştir.

SAVAŞLARDAN ZİYADE DEPREMLER VE YANGİNLARDAN ETKİLENEN TOPHÂNE

İstanbul’u etkileyen depremlerden,  yangınlardan Tophâne-i Amire de etkilendi, hasar gördü. Büyük bir sanayi merkezi olan Tophane dış etkenlerden hasar gördüğü gibi, yüksek yakışan iç ateşlerden dolayı da hasar gördü. Yangınlar ve depremler sebebiyle Tophane’nin ilk hali korunamadı… Birçok kez hasar gören Tophane tamir edildi, inşa edildi… Tophane’nin ilk hali muhafaza edilemesede Padişahlar Tophane’nin korunmasını istedi, bu nedenle Kanuni Sultan Süleyman 1742 yılında Tophane’nin tekrar tamir edilmesini büyürdü. Tophane tamir edildi fakat 1743 yılında, yani 1 yıl sonra, tamamen yıkıldı… Günümüze gelen modern tarzı mimarisi ise topçubaşı, mimar ve ressam olan Mustafa Ağanın eseridir.

DÖKÜM MERKEZİNDEN TOPHANE-İ AMİRE KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİNE

15. yüzyılda Bizans döneminde Ste. Claire ve Aya Photini kiliselerinin yer aldığı Metopon adlı bölgede kurulan ve 1850’lerden sonra Osmanlı İmparatorluğunda silah sanayisinin ve silah ticaretinin merkezi olan Tophane, 1900’lü yıllarda bir süre eğitim merkezi olarak kullanıldıktan sonra 1958 yılında Askeri Müze olarak kullanıldı. 1922 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’ne devredilen müze, günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi olarak faaliyette.

TAKİYÜDDİN TARAFINDAN TOPHANE’NİN SIRTLARINA YAPILAN RASATHANE

1577 yılında III. Murat’ın fermanı ile Tophane’nin sırtlarına bir gözlemevi kuruldu. Gözlemevini yapma görevi 14 Haziran 1521 tarihinde Şam’da doğan, Mısır ve Şam’da yetişen Osmanlı’nın en önemli astronomlarından olan Takiyüddin verildi. 1550 yılında ailesi ile birlikte İstanbul’a gelen Takiyüddin Osmanlılar’ın en büyük astronomi bilgini, ülkenin ilk ve tek rasathanesini inşa eden bir mucittir. ‘’İstanbul’a gelir gelmez gözlemevi kurma arzusunu gerçekleştirmek üzere dönemin önemli bilginleriyle temasa geçer, bu isteği Vezir Sokullu Mehmet Paşa ve Hoca Saadettin tarafından desteklenir. Padişah 3. Murad’ın da desteğini kazanarak 1571 yılında baş astrolog yani müneccimbaşı olarak atanır’’. Müneccimbaşı atanınca Uluğ Bey’in Semerkant’da hazırlattığı ‘’Zic-i İlhânî’’ adlı astronomi gözlem ve hesapları üzerine rapor yapan ve bu bilgilerin yenilenmesi gerektiğini savunan Takiyüddin gözlemevi yapılması için onay alır. Rasathane inşa edildiği gibi rasathanede araştırma ve gözlemler için gerekli bütün aletler yapıldı ya da temin edildiği bir kütüphanede yapıldı.

RASATHANENİN YIKILMASI: ”BİLİM BİR GECEDE HURAFEYE YENİLDİ”  

Tophanede kurulan İstanbul’un Rasathanesi o yüzyılın en önemli gözlemevleri olduğu halde 21 Ocak 1580 yılında Sultanın emri ile Kaptan-ı Derya Kılıç Aliğ Paşa tarafından denizden top ateşiyle bir gecede yerle bir edildi. Bu top ateşi bilimin hurafelere yenilmesine sebep oldu… Tophane hakkındaki söylentiler, hurafeler korkudan dolayı büyüdü ve başarılı bir şekilde ilerletilen çalışmalar durduruldu… İranlılara karşı başarılı olmak için kuyrukluyıldız vesilesiyle kehanetlerde bulunan ve iyi haberler ile Sultan Murat’ı müjdeleyen Takiyüddin o kehanetlerin Rasathanenin sonunu getireceğini bilmiyordu. İyimser yaklaşımı bir veba salgını ile yok olur. “Vebaya bir de büyük bir deprem eklenince dönemin Şeyhülislamları, tutucu tarikat çevreleri gibi halk ona inanmamaya başlar.  Tutucu tarikat çevreleri ve Şeyhülislam Kadizade Ahmed Şemsettin depremden Takiyüddin Edendi’yi ve rasathanesi sorumlu tutarlar.  Padişaha bir rapor sunan Şeyhülislam, “gözlem yapmanın uğursuz, feleklerin esrar perdesini küstahça öğrenmeye cüret edenin akıbetinin meçhul olduğunu” söyler. Halk arasında yayılan söylentilerde de Takiyuddin Efendi’nin rasathanesinden Cennet Meleklerini dikizlediği ve bu uğursuzluk yüzünden depremler oluştuğu iddia edilir ve isyan çıkar.” İsyanı durdurmak isteyen Sultan Rasathanenin yıkılmasını emreder ve rasathane ve rasathane ile ilgili olan her şey bir deniz topu ile yok olur…

KAYNAK:

https://www.marasgundem.com.tr/service/amp/makale/takiyuddin-efendi-1521-1585-ve-ilk-osmanli-rasathanesi-18149

Özbek elçisinin isteği üzerine ‘bir yarar üstad top dökücüsünün ‘ beş akça ile verilmesine dair topçubaşına yazılan ruus : KK, nr. 240, S 368, 29 R 990 ( 23 Mayıs 1582 ). Ayrıca bk. İnalcık, ‘’The diffusion of Fire –Arms ‘’, S. 210 –211 .

Hammer, Constantınopolis, II. S. 178. Tophane –i Amire kârhânesinin binası için lazım gelen taşlar Kavak iskelesi civarında bulunan taş ocaklarından temin edilmiştir. (Barkan, Süleymaniye, I. S. 354

https://www.academia.edu/33093720/Tophane_i_Amire_ve_Osmanl%C4%B1_Devletinde_Top_D%C3%B6k%C3%BCm_Faaliyetleri

https://artigercek.com/makale/takiyuddin-in-rasathanesi-224611