Bir zamanlar Evliya Celebi'nin mezarı buradaydı.

KENDİNİ SEYAHAT İLE EĞİTEN EVLİYA ÇELEBİ

Sarayda kuyumcubaşı olan Derviş Mehmed Zillî’nin oğlu Evliya Çelebi 1611’de İstanbul Unkapanı’nda da doğdu. İlk öğretimini özel olan Evliya Çelebi daha sonraları medresede okudu, babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi. Evliya Çelebinin musikiye de ilgisi vardı. Dayısı Melek Ahmed Paşa vesilesi ile Sultan IV. Murad’ın hizmetine giren Evliya Çelebi aynı zamanda hafızdı.

Evliya Çelebi’nin dedesi kim?

Evliya Çelebi kendi soy kütüğünü sayarken dedesini “Kara Ahmed” dedesinin babasını “Demircioğlu Şehid Kara Mustafa Paşa” dedesinin dedesini “Turhan Bala” olarak göstermektedir. Turhan Bala’nın babası olarak “Yavuz Özbek” yahut “Yavuz Er” adında bir sancak beyinden bahsetmektedir. Bu Yavuz Er,
İstanbul fethinde bulunmuştur. Ganimet malından kendi payına düşenle Unkapanı’nın iç yüzünde Sağrıcılar Camii ile 100 dükkân ve bir ev yaptırmış, Evliya Çelebi bu evde dünyaya gelmiştir.

SEYAHATE ÇOÇUKLUĞUNDA BAŞLADI

Fiziksel olarak 1635 yılında seyahat etmeye başlandığı bilinse dahi aslında Evliya Çelebi seyahatlerine çocukken babasının ve yakınlarının anlattığı hikayeler aracılığı ile başladı… Peygamber efendimiz (s.a.v)’e olan muhabbeti onun düşünde seyahat hakkında Peygamber efendimiz tarından icazet almasına vesile olmuştur.
50 YIL SÜREN SEYAHAT

İlk seyahatlerini 1635 yılında doğduğu İstanbul’da başlamıştır. İstanbul’un bütün yörelerini dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarına yazmaya başlayan Evliya Çelebi daha sonra Bursa, İzmit, Trabzon’u gezmiştir. 1945 yılında ise Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti ve mektuğ götürüp getirme görevi ile ulak olarak savaşlara katıldı. Azerbaycan, Gürçistanı da gezen Evliya Çelebi, Gümüşhane, Tortum yörelerini de Revan Hanı’na mektup götürürken ziyaret etti. Daha sonra İstanbul’a dönen Evliya Çelebi, Şam’a, Rumeli’ye, Sofya’ya, Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini de gezdir. Evliya Çelebi’nin gezi süresi 50 yılı kapsadığı söylenmektedir.

KOMŞU ÜLKELER İLE İLİŞKİNİN ÖNEMİ

Her ne kadar seyahat etmeyi sevse, seyahate çocukluğunda masallar aracılığı ile başlasa da Evliya Çelebi devlet görevlisiydi. Onun yazdıkları komşu ülkelerin tanınmasına ve ilişkilerin sağlamlaşmasına vesile olmuştur. İlk diplomatik bilgilerin buluştuğu bir eser diye biliriz Evliya Çelebinin yazmış olduğu Seyahatneme’sine. Gezilerin amacı araştırıcılar için önemli inceleme ve yorumlar toplamaktır. Dünyanın birçok yerine dağıtılan Seyahatname UNESCO dünya belleği listesindedir.

HERKESİN ANLAYACAĞI DİLDE YAZILAN SEYAHATNAME

Divan edebiyatın’e bağlı kalmak yerine Evliya Çelebi herkesin anlayacağı dilde yani konuşma diline yakın, kolay söylenip yazıl bir dil tercih etmiş seyahatname’sinde. Bize göre bu tercih hem daha hızlı yazmak ve daha çok insana ulaşmak için olabilir. Ayrıca konuşma dili ile insanların hangi kelimeleri kullandığı, hangi duyguları paylaştıklarını benimsemek daha kolay olduğu söylenilebilir. Konuşma dili akıcı, sürükleyici, yer yer eğlenceli ve alaycıdır yani gerçeğin yorumu değil yansımasıdır.

DÜŞÜNMEYE SÜRÜKLEYEN SEYAHATNAME

Evliya Çelebi gördüklerine kendi bakış açısını da katmıştır. Bunu yaparak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştır. Geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş iç içedir, yani zaman kavramını ortadan kaldırır Evliya Çelebi. Belki de gördüklerinin tıpkı babasının ve yakınlarının anlattığı gibi o an yaşanmasını ve insanların gözlerinin önünde canlanmasını istemiştir…

HAYATIN HER PARCASINDAN BİR KESİT

Seyahatname sadece savaşlara sınırlandırılmamıştır. Öykülere, türkülere, halk şiirlerine, söylenceler, masal, mani, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyim-kuşam, düğün, dernek, eğlence, inançlar, karşılıklı insan ilişkileri, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar, sanat ve zanaat varlıklarına yer veren Seyahatname dünya genelindeki insanların kültürel benzerlikleri ve farklılıklarının da gözlenmesine yardımcı oldu.

MİMARİ YAKLAŞIM

Sosyolojik yaklaşımı tamamlayan bir diğer yaklaşım ise mimari yaklaşımdı. Seyahatnamede yörenin evlerinden, cami, mescid, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra ve birçok yer de yer almakta. Yapıldıkları tarihler, onarım yıllarının, yapanın, yaptıranın, onaranın, hatta yapının çevresinin, çevrenin havasından suyundan söz eden Evliya Çelebinin Seyahatnemesi tıpkı bir röntgen gibidir.

KÜLTÜREL YAKLAŞIM

İnsanların yaşama biçiminden, davranışlarına, alışkanlıklarına, takılarına, çalgılarına, eski ailelerine, eski oyuncularına, şairlerine, ünlü kişilerine, dillerine kadar her şeyi kaleme almıştır Evliya Çelebi. Bunu yaparken de gezdiği yöredeki insanların dili, şivesine göre yapmıştır. Bu birçok kelimenin günümüze gelmesini sağlamış, fonetiğini de öğrenmemizi sağlamıştır. Evliya Çelebi çocukluğunda duyduğu hikayeleri gibi bizlere de hayal etmemiz, o döneme gitmemiz için gördüklerini konuşma dili ile anlatmış ve kendi yorumunu katmıştır.

HAYATINI SEYAHATE VAKFEDEN EVLİYA ÇELEBİ

Vefat yıllı tam olarak bilinmese bile, hayatını seyahate vakfeden Evliya Çelebinin Hac farizasını yerine getirdikten sonra Mısır’a geçti ve Mısır’da 1682 yıllında vefat ettiği rivayet edilmektedir. Hac farizasını da Kadir geçesi Eyup Sultan hazretlerini ziyaret ettikten sonra düşünde gördüğü babası ve hocası Evliya Mehmed Efendi’yi tavsiyesi üzere yapmıştır… Yani düş/rüya ile başladığı seyahatleri, yine rüya ile noktalanmıştır…
EVLİYA ÇELEBİNİN MEZARI NERDE?
Seyyahların Piri Evliya Çelebi’nin mezarı hakkında küçük bir araştırma yaptık. Ömrünü seyahatle geçiren meşhur Türk Seyyahı Evliya Çelebi’nin nerede vefat ettiği ve kabrinin nerede olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kuvvetli tahminlere göre kabrinin Şişhane’deki Meyyitzade mezarlığında bulunduğu ileri sürülmektedir. Söz konusu mezarlık maalesef günümüzde mevcut değildir. Bu konuda araştırmacı merhum İbrahim Hakkı Konyalı şunları söylemektedir:  “Evliya Çelebi ve babası Sultan Dördüncü Murad’ın kuyumcubaşısı Mehmed Zıllı Efendi, Lohusa Kadın Türbesi’nin yanında gömülüydü. Fakat yol yapılırken oradaki bütün mezarlar yerinden söküldü ve mezar taşları bir çukura dolduruldu. Ben yol yapılırken gitmiş ve mezar taşlarını görmüştüm.” 
Bir zamanlar Evliya Celebi'nin mezarı buradaydı.

 

KAYNAK:

https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/evliya-celebi-nin-mezari-ne-oldu-h5955.html

https://kidega.com/yazar/evliya-celebi-001730/

https://www.theparisreview.org/blog/2016/08/05/boon-companion/

https://www.turkedebiyati.org/evliya-celebi/

Et si vous retrouviez les talismans d’Istanbul ? – Le Petit Journal/Gisèle Durero-Köseoglu