Tarihi Cibali Karakolu Müze Olarak Açıldı.

Tarihi Cibali Karakolu Müze olarak açıldı.

İstanbul sever dostlarım, yıllardır geçerdim Cibali kapısından ve meşhur Cibali Karakolunun önünden ama hep kapalıydı. Bende Cibali Sultana dua eder geçerdim. Ama geçtiğimiz günlerde baktık ki aa elhamdülillah Cibali Karakolu açılmış ve üstelik de müze olmuş. Siz İstanbul sever dostlarını bekliyor.
İstanbul’un Fatih ilçesindeki Tarihi Cibali Karakolu, Emniyet Müzesi oldu. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan Cibali Karakolu’nun Emniyet Müzesi’ne dönüştürülmesi için bina, restorasyon ve onarım karşılığında Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü’den kiralandı. Müzede sergilenen eşyalar incelenerek seçildi. Müzede ünlü tiyatrocu Nejat Uygur ve temsili polislerin de balmumu heykelleri bulunuyor.

Cibali Karakolu, İstanbul’un Fatih ilçesinde bulunan bir semtten ismini alıyor. Bulunduğu dönemde çok sayıda asayiş olayının yaşandığı semtte oldukça meşhur olan bir polis merkeziydi. Daha sonra boşaltılan bina uzun zaman boş ve atıl durumda kaldı. Emniyet Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan metruk haldeki binanın tarihi önemi nedeniyle binanın aslına uygun bir şekilde yeniden yapılması için harekete geçti.
Dönemin meşhur polis merkezlerinden biri haline gelen karakolun yankıları o kadar geniş bir kesimde karşılık buldu ki, karakol bir tiyatro oyununa dönüştürüldü. Muammer Karaca, 1951’de bu isimde bir uyarlama oyunu sahneye taşıdı. Muammer Karaca’ya bu projede Refik Kordağ eşlik ederken oyunun aslı ilk kez 1904’te sahnelendi ve ünü ülke sınırlarını aştı. Oyunun başrolü olan Amir Cafer’e hayat veren ilk isim Muammer Karaca oldu. Uzun yıllar sahnelenen oyunda Gülriz Sururi’den Adile Naşit’e kadar birçok isim rol aldı. Tutulan oyun, sinemaya da taşındı. Yönetmen Hulki Saner tarafından beyazperdeye taşınan oyununun filminde Cüneyt Arkın ve Sevda Ferdağ oynadı.

NEJAT UYGUR YILLARCA HAYAT VERDİ
Muammer Karaca’nın ardından oyunun kahramanı Cafer’i oynayan en unutulmaz isim ise unutulmaz Tiyatro oyuncusu Nejat Uygur oldu. Uygur, 80’li ve 90’lı yıllarda Cibali Karakolu tiyatro oyunuyla seyirci rekoru kırdı. Cibali Karakolu’nun çapkın başkomiseri ise Cafer Kıskıvrak’tı.
Türkiye’nin en çok sahnelenen oyunlarından

Cibali deyince ilk akla gelenlerden, Cibali Karakolu piyesi aslında Henri Kéroul ve Albert Barre’nin Une Nuit de Noces (Bir Düğün Gecesi) oyunundan uyarlanmış. Yani Cibali Karakolu’yla hiç ilgisi yok. Fakat hikayeleri özümseyip kendilerine mal etmekte çok başarılı olan İstanbullular, bu oyunu Cibali Karakolu ismiyle tercüme edip, uzun yıllar sahnede alkışlamışlar. Hatta oyundan sonra meraklanan bazı kent sakinleri, Cibali Karakolu’nun kapısına dayanmış. Oyundan haberi olmayan polis memurlarının şaşkın bakışları altında binayı gezmek istediklerini söylemiş ve tabii reddedilmişler.

PEKİ KİMDİR CİBALİ SULTAN?
İstanbul’un fethi sırasında, bugün ismiyle anılan Cibalikapı’dan şehre giren Cebeci Ali Bey’le ilgili pek çok rivayet var. En çok bilineni ise, Haliç’in üzerinden yürüyerek geçmesi.
Bir rivayete göre, Cibali adı İstanbul feth edilirken Fatih Sultan Mehmed’in komutanlarından Cebe Ali Bey’in burada bulunan sur kapısını kırdırıp yıkması ve şehre girişi sağlaması nedeniyle semte adının verilmesidir. Diğer rivayet ise Mısır Sultanının şeyhi olan Cebe Ali Bey, fetihte bulunmak amacıyla Bursa’ya gelir ve burada derviş olur. At çulundan bir cübbe giydiği için kendisine Cübbe Ali’de denilmektedir. İstanbul’un kuşatılması esnasında orduya yüzbinlerce beyaz ekmek yapar yetiştirir. Cebe Ali Bey’in ayrıca Fatih Sultan Mehmet Han’ın babası Sultan II.Murad Han’a hitaben  ordunun başına geçmesi husunda yazdığı  ”Devletlü babam! Dîn ve devlet tehlikededir. Eğer pâ­di­şah iseniz, buyurun ordunuzun başına geçin!.. Yok eğer pâ­di­şah ben isem, sizi, orduma başkumandan olarak nasb ve tâyin eyliyorum!..” şeklinde ki meşhur mektubunu ileten elçi olduğuda bilinmektedir.