”BU KADAR UCUZ SALTANAT BİZE GELMEZ, CAMİİ’NİN ADI BİZE KAFİDİR”

İstanbul’un imar edilmesi anlamında büyük çabalar sarf eden Mehmed Tahir Ağa, 1760-1763 yılları arasında Sultan III. Mustafa tarafından Laleli Camiinin yapılması için görevlendirildi. 8 sütün üzerine oturtturulmuş ana kubbesi, çevresinde yine ana kubbeye bitişik yapılmış 6 yarım kubbe, iç avlusunda bulunan 18 kubbe ve 8 sütundan oluşan şadırvanı ile Laleli Camii padişahlar tarafından inşa ettirilen son külliye olma özelliğine sahiptir. Ayrıca Laleli Cami’de imaret, türbe, sebil, han ve hamam da bulunmaktaydı; 1783 yıllında yangın ile bir bölümü tahrip olmuş, daha sonra yine aynı yıl ve devamında 1846 yılında çeşitli tamirat süreçleri geçiren Laleli Camii, 1911 yılında tekrar meydana gelen yangın ve inşaatlar sebebi ile hamam ve külliyenin çeşitli bölümleri ne yazık ki yıkılmıştır.

Laleli Camii’nin bir diğer özelliği ise ismidir, daha doğrusu ismini aldığı alimdir. İsmini Sultan III. Mustafa’nın Laleli baba ile gerçekleştirdiği sohbetten almakta Laleli Camii.

SULTANIN LALELİ BABA İLE SOHBETTİ

Hikmet sahibi bir bilgenin namını duyan Sultan III. Mustafa onunla sohbet etmek ister. Çok fazla zaman geçmeden Laleli Baba ile sohbet etme muradına erişen ve ettiği sohbetten bir hayli keyif alan Sultan III. Mustafa sohbetten ayrılmadan önce Laleli Baba’ya ‘’Efendim, bu Dünya’da en güzel şey nedir?’’ diye sorar. Laleli Baba’da bu soruya şöyle cevap verir: ‘’Bu Dünya’da en güzel şey Allah’ın verdiği nimetleri rızıklandıktan sonra rahat bir şekilde lavabo ihtiyacını görebilmektir’’. Cevaptan pek hoşnut olmayan Sultan dergâhtan ayrılır… Sultanın hoşnutsuzluğunu fark eden Laleli Baba gülümseyerek Sultan’ı yolcu eder…

Ertesi gün şiddetli bir karın sancısı ile uyanan Sultan hekimlere görünür ve hekimler Sultana kabız teşhisini koyarlar ve bu rahatsızlığına ne yapıp etseler bir türlü çare bulamamışlardır. Çare bulunamayan haline Sultan bir çare aramaya devam eder… Ve bir an hatırına Laleli Baba ile yaptığı sohbet gelir… Daha doğrusu sohbettin son kısmı, sorduğu soru ve kendisini tatmin etmeyen cevap gelir… Bunu hatırlayan Sultan hemen yerinden fırlar ve adamları ile Lale’li Baba’nın dergahının yolunu tutar. Dergâha ulaşan Sultan’ın bu halini göre Laleli Baba, Sultanın yanına gelerek halini sorar. Durumunu anlatan Sultan, Laleli Baba’ya kendisini iyileştirebilecek kişinin kendisi olduğunu ve iyileştirmesi karşılığında bölgeye yaptırdığı camiye onun ismini vereceğini söyler. Sadece iyileşmek için vermesini değil Sultanın hikmeti anlamasını isteyen Laleli Baba Sultanın teklifini yeterli bulmaz…

İYİLEŞMEK İÇİN SALTANATI TEKLİF ETMEK

Laleli Babanın teklifi yeterli bulmayınca Sultan Laleli Baba’ya birçok şeyi teklif eder… Hiçbirini kabul etmeyen Laleli Baba’ya Sultan son olarak saltanatı teklif eder. Sultanın sancılı bir şekilde kıvrandığını gören Laleli baba, Sultan’ın son teklifini kabul eder ve Sultan’a dua eder, sırtını sıvazlayarak gönderir. Sultanı uğurlarken de Sultana bu rahatsızlığından kurtulacağının müjdesini de verir. Laleli Babanın müjdelediği gibi de Sultan bu rahatsızlığından kurtulur. Rahatsızlığından kurtulur rahatlar ama saltanatını kaybeder… Rahatladıktan sonra, yani aklı başına geldiğinde saltanatın gittiğini fark eden Sultan, söz verdiği üzere saltanatı teslim etmek üzere yeniden Laleli Baba’nın dergâhına gider. Dergâha vardığında Laleli Baba’nın cevabı kısa ve oldukça anlamlıdır… Laleli Baba Sultana ‘’Rahat bir şekilde lavabo ihtiyacını karşılamak bir saltanat ile değiştirilebiliyorsa bu kadar ucuz saltanat bize gelmez, Camii’nin adı bize kafidir’’. Bu hikmetli sözler bizlere basit görünen ama gerekli olanları unutmamız gerektiğini hatırlatmakta… Bunun üzerine bugün defalarca önünden geçtiğimiz Camii’ye Laleli Baba’dan dolayı Laleli Camii adı verilmiştir.

İSTANBUL’DA EN ÇOK CAMİİ YAPTIRAN SULTAN

Osmanlı padişahları arasında İstanbul’a en çok camii yaptıran padişahlardan birisi Laleli Camii’ni yaptırtan Sultan III. Mustafa’dır. Sultan III. Mustafa en çok camii yaptıran padişahlardan birisi olduğu halde hiçbir camiye adını vermemiştir. Kendisi bunu şu sözler ile ifade eder ‘’İstanbul’da dört camii yaptırdım. İki tanesi sele (Ayazma -kutsal su- ile İskele camileri içindir, birini yele (Laleli Camii için), birini de dedeme (yıkılan Fatih Camisi) yaptırdım’’.

Kaynak:

https://www.ademder.org.tr/blog/makaleler/lalelicamiininhikayesi

https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/laleli-camii-nerede-laleli-camisi-tarihi-ozellikleri-hikayesi-ve-mimari-hakkinda-41612278