Dünyanın en süreli tersanesi nerde biliyor muyuz?

Günümüzde dünyanın en uzun süredir faaliyet gösteren en eski tersanesi 569 yıldır İstanbul’da.

Fahri Sarrafoğlu(İstanbul Seyyahı)

 

Haliç Tersaneleri, Kasımpaşa’dan Hasköy yönüne doğru Haliç, Camialtı ve Taşkızak Tersanelerini kapsar. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1455 yılında kurulan Tersane-i Amire günümüzde Haliç Tersaneleri adıyla anılmaktadır. İnşa edildiği dönemin en büyük tersanesi olma özelliğini taşımışlardır. Üç haliç tersanesi arasından hala aktif olan tek tersanedir ve Şehir Hatlarına bağlı olarak 569 yıldır faaliyet göstermektedir. Günümüzde dünyanın en uzun süredir faaliyet gösteren en eski tersanesidir. Şehir Hatlarının genel merkezi bu tersane sınırları içinde yer almaktadır. Şehir Hatları bünyesinde önceden hizmet vermiş ve halen hizmet vermekte olan vapurların bazıları bu tersanede imal edilmiştir. Tersanede vapurların periyodik bakımlarına ek olarak bazı deniz araçlarının üretimi veya restorasyonu da yapılmaktadır.

GEMİLER KARADAN BOŞA YÜRÜTÜLMEDİ
 1455 yılında da Haliç’te bugünkü tersanenin bulunduğu tarafta Bizans tersanesinin kalıntıları üzerine birkaç gözden ibaret olan ilk tersane kuruldu. Osmanlı tarihi boyunca önemli hizmetler görecek dünyanın en eski endüstriyel tesisinin temeli atılmış oldu.

Yavuz Sultan Selim (1512-1520) padişah olduktan birkaç ay sonra donanmayı büyütme işine yeniden hız verdi. Gelibolu ve İstanbul’da her biri 100 gözlü toplam 200 kadırga alacak daha büyük tersaneler kurulmasını emretti. 1513-1514 yıllarında Galata’nın batısında büyük tersane için inşaata başlandı.

  1. yüzyılın ortalarında Tersanei Amire olarak adlandırılan tesis, en parlak dönemini Kanuni Sultan Süleyman ve Sokullu Mehmet Paşa döneminde yaşadı. Kaptanıderya Barbaros Hayrettin Paşa tersaneye yeni bir düzen verdi.
    İstanbul Teknik Üniversitesi’nin temeli 1773 yılında “Mühendishanei Bahrii Hümayun” olarak tersanenin içinde atıldı. Tersanede her seviyede teknik eleman yetiştiren sanat okulları vardı.
    GEMİLER NİYE ÇÜRÜDÜ?

Sultan Abdülaziz döneminde ise deniz savaş teknolojilerinin yenilenmesine çok önem vermiş. Ancak onun dönemi hazinenin iflasıyla sona erince, modernize edilen donanma da Haliç’e çekilerek 1890’lara kadar çürümeye bırakılmış.

Buna rağmen tarihi olaylar yine burada yaşanmaya devam etmiş ve 1886’da Sultan II. Abdülhamit’in emriyle dünyanın ilk denizaltılarından ikisi alınmış ve montajları Taşkızak’ta yapıldıktan sonra denizcilik tarihinde su altında torpido ateşleyen ilk denizaltı olmuş.

Lozan Antlaşmasının ardındansa askeri önemini yitirmiş ve 1930’da Gölcük’e taşınılmış. Geride kalan tershaneler eski ihtişamına da bir daha kavuşamamıştı. 60’lı yıllarda yeni bir Galata Köprüsü’nün inşası büyük gemilerin Haliç’e girişini engellemiş ve tarihi donanma tersanelerinin gemi inşa kapasitesini kaybetmesine neden olmuş. Haliç sahili, 80’lerden sonra plansız şekilde gelişen sahil parklarıyla bir rekreasyon alanı oldu.

2001’de Camialtı ve Taşkızak tersaneleri şehrin çeperindeki yeni sanayi bölgelerine taşınırken, tarihi kızaklar ve binalar ülkenin sanayi mirasının bir parçası olarak koruma altında kaldı.

BİZİMDE BUHARLI GEMİMİZ OLDU
1 No’lu havuz diye bilinen taş havuzun inşaatına ise Sultan Abdülmecit zamanında 1857 yılında Vasil Kalfa gözetiminde başlandı. Yapımı 13 yıl süren havuz 1870 yılında Sultan Abdülaziz zamanında tamamlandı. 1876 yılında tahta çıkan II.Abdülhamit döneminde Haliç Tersanesi büyük gemiler yapabilecek kapasiteydi. 1881 yılında Şat botunu yapan Haliç Tersanesi’nde 1885 yılında Hamidiye zırhlısı onarıldı. 1884 yılında Şimşiri hücumbotu denize indirmiştir. Zırhlı, korvet ve fırkateyn yapımı sürdürüldü. II.Abdülhamit’in son dönemlerinde tersane çalışmaları aksamaya başladı. Gemilerin yurtdışından alınmaları sonucu tersane bakım ve onarım çalışmalarına yöneldi.

ARABALI VAPURDA ÜRETTİK
Haliç Tersanesi’nde inşasına başlanan ilk proje Kartal araba vapuru oldu. Dönemin imkânsızlıkları içinde büyük riskler alınarak 1952-1953 yılında bir kızak inşa edildi. Vapur 1 Temmuz 1953’te büyük bir törenle denize indirildi ve 1954 yılında tamamlandı.

1960’lı yıllarda Deniz Kuvvetleri’ne 8 adet çıkarma gemisi inşa etti. Son senelerde ise tersanede yolcu gemileri, araba vapurları ve feribotlar inşa edildi. Kasımpaşa deresi ile Atatürk Köprüsü arasında bulunan 69 bin 810 metrekarelik bir alana yayılmış olan, 475 metre uzunluğunda bir rıhtımı bulunuyor.
CAMİNİN TEPESİNDE GEMİ OLUR MU?
Tersane bölgesinde bulunan 600 kişi kapasiteli tarihi Çorlulu Ali Paşa Camisi’nin de ilginç bir öyküsü var. 1941 yılındaki Pearl Harbor saldırısından hastane gemisi Solace yara almadan kurtuldu. Savaş sonrası hayatları bu gemi sayesinde kurtulan gençler dernek kurup Solace gemisinin kabartması olan madalyalar takmaya başladı.

ABD gemiden rahatsız oldu

Savaş karşıtı bir hava yarattığı için ABD hükümeti bu gemiden rahatsız oldu ve satışa çıkardı. Gemiyi Türkiye satın aldı ve Ankara ismini vererek Avrupa’ya seferler yapmaya başladı. Uzun yıllar kullanıldıktan sonra gemi hurdaya çıktı. 1980’li yıllarda gemi İzmir Aliağa’da söküldü. Bu sırada Haliç Tersanesi içindeki Çorlulu Ali Paşa Camisi’nin şadırvanında yapılan restorasyon için kurşuna ihtiyaç duyuldu. Solance’nin röntgen odasından sökülen kurşun Haliç’e gönderildi ve şadırvanın çatısına konuldu.

OSMANLIDAN KALAN HATIRILAR SİLİNDİ
Haliç Tersanesinin Atatürk Köprüsüne yakın olan girişindeki kapıda bulunan Osmanlıca ve 2. Mahmud’un Tuğrasını harf inkılabının yapılmasıyla ilk olarak kaldıran kurumlardan birisidir. Bir ara İngilizlerin bu tersaneyi işlettiğinden çağdaşlaşma çalışmalarına(!) şahit olunması istenmiş olabilir.
HALİÇ TERSANESİ KAPILARINI TEKRAR AÇTI
İstanbul Sanat, Haliç Tersanesi’nde Kapılarını Açtı Şehrin yeni kültür sanat ve yaşam merkezi İstanbul Sanat, Fatih Sultan Mehmet’in emaneti, Osmanlı’nın denizcilik mirası ve dünyada işlevini sürdüren en eski tersanelerden biri olan Haliç Tersanesi’nde kapılarını açtı.

Fatih’in Portresi, Fatih’in Emaneti Tersane’de

İstanbul Sanat Müzesi’ndeki sergi kapsamında, İBB’nin, esasında İstanbullulara ait olan zengin koleksiyonu da sanatseverlerle buluşuyor. Sergideki en özel karşılaşmalardan biri ise İBB koleksiyonunun eşsiz parçalarından; İstanbul’un Fatih’inin portresinin kendi şehrinde, Fatih’in emaneti olan tersanede yeniden görünür kılınarak İstanbullularla bir araya gelmesi… Gentile Bellini’nin atölyesinde resmedilen Fatih Sultan Mehmet’in portresinin önemi ve özelliği, 15.yüzyıla tarihlenen üç yağlıboya tablodan biri olması.

İzleyicilere, Fatih Sultan Mehmet’in portresinin yanı sıra İtalyan ressam Cristofano Dell’Altissimo imzalı Kanuni Sultan Süleyman tablosunu ve Costanzo da Ferrara imzalı Fatih Sultan Mehmet’in madalyonunu da görme şansı sunan “Ah Güzel İstanbul” sergisi, 3 Mart – 3 Eylül 2024 tarihleri arasında İstanbul Sanat Müzesi’nde ziyaret edilebilir.

Kaynak: http://www.yapi.com.tr/haberler/558-yillik-endustrinin-hikayesi-halic-tersaneleri_111970.html

https://www.haberdenizde.com/denizde-gundem/halic-tersanesi-yillara-meydana-okuyor/

http://www.denizder.com.tr/tersane-i-amireden-halic-tersanesine-tarihimiz/

https://tersaneistanbul.com.tr/tr/blog/tersane-i-amirenin-kisa-tarihi