Dünyada ilk müze nerede kuruldu?

Müzeleri gezmeyi severim, gittiğim şehirlerin, ülkelerin hatta köylerin müzelerini merak ederim. Niye derseniz, geçmişi tanımak o şehre, o beldeyi kim ne katmış öğrenmek için. Buna bir çeşit teşekkür gezisi de diyebilirsiniz. Bizim onları görmemizi, ibret almamızı sağladıkları için.

İlk Müze “Mısırda” Açılmış Meğer:
Helenistik Çağın bir ürünü olan museion, İlk Çağ Grek kültüründe düşüncelere dalınacak bir yer, bir felsefe kurumu olarak biliniyordu. Günümüzde, dilimizde ‘müze’ olarak kullanılan sözcük Grekçe ‘mouseion’ kelimesinden türeyerek oluşmuştur. Yunan mitolojisinde ise Musalar ‘İlham Perileri’ adı verilen tanrıçalara adanan tapınak ve Atina’da Musalara ayrılan tepe anlamına gelmektedir. MÖ 306 – 285 yılları arasında Mısır ın bugün İskenderiye olarak bildiğimiz kentinde yer alan saray bahçesinin ortasına museion (müze) yapılmıştır. Müzenin çevresinde kitaplık, amfiteatr, gözlemevi, yemek ve çalışma odaları, botanik ve hayvanat bahçeleri yer alırdı. Hem üniversite hem akademi hem de manastır niteliği taşıyan bu müzede Yunanistan’ın ve doğu ülkelerinin eski ve yeni sanat yapıtları toplanır, belgelenir ve korunurdu. Bu anlamda İskenderiye Müzesi günümüzdeki müze anlayışının temelini oluşturmaktadır. Romalılar başlangıçta müze sözcüğünü felsefi tartışmaların yapıldığı yer olarak kullanmışlardır. Sonraki dönemlerde Bergama, Antakya, Roma ve Atina’da müzelerin kurulduğu bilinmektedir.
DÜNYADA GİDEREK ARTMIŞ MÜZELER
19. yy.da dünyanın birçok ülkesinde büyük müzeler kurulmuştur. 1874’te dünyanın en büyük müzelerinden biri olan Amerikan Tabiat Tarihi Müzesi, 1880 yılında ise New York Metropolitan Sanat Müzesi hizmete açılmıştır. Japonya’da Tokyo Ulusal Müzesi (1872), Avusturya’da Viyana Sanat Tarihi Müzesi (1891), Belçika’da Brüksel Güzel Sanatlar Kraliyet Müzesi (1830), Fransa’da İnsanlık Tarihi Müzesi (1878), İtalya’da Ulusal Müze (1865), Yunanistan’da Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi (1866) gibi çok sayıda müze kurulmuştur.
16. yüzyılda yayılmaya başlayan koleksiyonculuk yavaş yavaş müzeciliğe dönüşmüş, 18. yüzyılda da küçük müzeler halkın yararlanabileceği mekânlar haline gelmiştir. Müzelerin halka açılma durumu ilk olarak, 1746 yılında Fransa Kraliyet Sarayında toplanmış olan tarihi eserlerin halka sergilenme fikri ile çıkmıştır. 1750’lerde Paris’te Lüksemburg Müzesi’nin kurulumu ile bu düşünce desteklenmiştir. Lüksemburg Müzesi’nin en önemli özelliği Avrupa’da açılmış ilk çağdaş sanat müze olmasıdır.
VE TÜRKİYE’DE İLK MÜZE
Ülkede müzecilik faaliyetleri 19. yüzyıl ortalarında Ahmet Fethi Paşa tarafından başlatılmıştır. 1846 yılında Sultan Abdülmecid’in emri ile bazı eski eserler ve eski silâhlar Aya İrini Kilisesi’nde toplanmış daha sonra 1868 yılında Ali Paşa’nın sadrazamlığı sırasında kilise ve içerisindeki eserler “Müze-i Hümayun” adı altında ilk müze olarak açılmıştır. Bu dönemde Maarif Nezareti Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde bulunan tüm tarihî eserlerin İstanbul’a gönderilmesi konusunda bir emir yayınlamıştır. 1881 yılında Osman Hamdi Bey’in müze müdürü olmasıyla modern anlamda müzecilik çalışmaları ileri bir düzeye ulaşmıştır. Osman Hamdi Bey 1883 yılında eski eserlerin yurt dışına çıkışını önleyen “Eski Eserler Kanunu” nu hazırlamış, Anadolu’daki kazılar bu dönemde denetim altına alınmıştır. Osman Hamdi Bey’in vefatından sonra yerine Halit Eldem atanmış ve bu dönemde Türk-İslam eserlerini içine alan “İslam Müzesi” kurulmuştur. 1924 yılında Topkapı Sarayı, 1934 yılında Ayasofya müze olarak hizmete sunulmuştur. Mevlevî Dergâhı ve Mevlâna Türbesi 1926 yılında “Konya Âsâr-i Âtîka Müzesi” adi altında müze olarak hizmete başlamış, 1954 yılında teshir ve tanzimi yeniden gözden geçirilmiş ve müzenin adı “Mevlâna Müzesi” olarak değiştirilmiştir.
Cumhuriyet döneminde yapılan ilk müze binası Ankara Etnografya Müzesi olup, inşasına 1925 yılında başlanmış ve 1930 yılında ziyarete açılmıştır. 1925 yılında çıkarılan kanunla kapatılan tekke, türbe ve zaviyelerdeki eşya ve eserlerin çoğu müzede sergilenmeye başlanmış, halk yaşamından kesitler sunmak amacıyla törensel ya da günlük eşyalar kullanılmıştır. Diğer taraftan Konya Mevlana Türbesi Atatürk’ün isteği üzerine kapatılmayarak koleksiyonları ile birlikte müze haline dönüştürülmüştür.

Türkiye’de 2022 itibari ile 552 adet müze ve 144 adet ören yeri bulunmaktadır. Müzelerin 341’i özel, 211’i bakanlığa bağlıdır.
Toplam ziyaretçi sayısı 2022 yılında yüzde 97,1 artarak 4 milyon 582 bin 2525 olmuştur. Topkapı Sarayı 252296’yla birinci, Dolmabahçe Sarayı 1326635’le ikinci, Beylerbeyi Sarayı 349691’le üçüncü, Resim Müzesi 158881’le dördüncü, İslam Medeniyetleri Müzesi 155909’la beşinci sırada yer almaktadır.
Bakanlığa bağlı ücretli müze ve ören yerleri ziyaretlerinden 1076007587 TL gelir elde edilmiştir. Gelirler, 11 yılda yüzde 1150 artmıştır.
Bakanlık tarafından satılan müze kartı sayısı 2930232’dir. Türkiye’de en çok ziyaret alan iller; 2561480 İstanbul, 3253719 İzmir ve 2092282 ile Denizli olmuştur.
Vakıflara ait eski eserler bulunmaktadır. Bunların sayısı 6426 cami, 3684 çeşme ve 1761 türbe başta olmak üzere toplam 22150 adettir.
Türkiye, doğal ve tarihi zenginlikleri açısından Dünya’da önemli bir konumdadır. Her yıl birçok yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlamaktadır. Özellikle müze ve ören yerleri turistlerin yoğun ilgisini çekmekte ve önemli derecede gelir getirmektedir. Bu bağlamda bu tür yerlerin korunması, geliştirilmesi ve tanıtılması ile turizm gelirleri önemli derecede artıracaktır.

https://avesis.gelisim.edu.tr/yayin/98bd4bcf-ee9f-4cce-8870-c62eaa26687e/turkiyedeki-muze-ve-oren-yerlerinin-bibliyometrik-analizi

file:///C:/Users/sadre/OneDrive/Masa%C3%BCst%C3%BC/nozsavas,+5-Akcaova_Kose_DijitalCagdaMuzecilikAnlayisinaYenilikciYaklasimlar.pdf