Sankiyedim Cami ve günümüze mesajı !

Bir cami düşünün ki tartışması hala devam ediyor. Diyeceksiniz ki ne tartışması? Caminin isminden dolayı. Caminin ismi “Sankiyedim” olmasaydı belki bu tartışmaya gerek yoktu. Ama caminin ismi “SANKİYEDİM” olunca, işte tartışma burada başlıyor. İsterseniz önce hikâyesini anlatalım sonra niye ismine taktık onu da anlatırız.
400 YILLIK CAMİ AMA SAHİP ÇIKAMADIK
18.yüzyılda inşa edilmiş ve 200 kişi ağırlayabilen SANKİYEDİM Câmii İstanbul Fatih semtinde bulunmaktır. Câmii ismini Keçeçi Hayreddin veya Adanalı Şakır Efendinin davranışından dolayı almaktadır. Rivayete Keçeçi Hayreddin veya Adanalı Şakır Efendi canı bir meyve veya bir gıda çektiğinde onu almaz ve kendine ‘’sanki yedim’’ dermiş, harcamadığı parayı da evinde bir kutuda biriktirirmiş.

Niyeti o para ile bir cami inşa etmekmiş, bunu da ‘’sanki yedim’’ diyerek gerçekleştirmiş… SANKİYEDİM Câmii Birinci Dünya Savaşı’ndan önceki Fatih yangınında harap olmuş… 1959-60 yıllarında halkın yardımıyla, aslında farklı biçimde yeniden yaptırıldı ve bugün hizmet vermeye devam ediyor.
NEDEN İSMİ SANKİYEDİM
Osmanlı döneminde, orta halli bir esnaf, padişahların yaptırdığı selatin camilerini görüp imrenmiş ve kendisi de bir cami yaptırmak istemiş. Cami yaptırma niyeti kalbinde öyle güçlenmiş ki, bir tutku halini almış. Ama ne hali, ne de maddî durumu cami yaptırmaya müsaitmiş. Her zaman olduğu gibi çevresindeki insanlar yolundan çevirip, ümidini kırmak için seferber olmuşlar. “Gel vazgeç bu sevdadan, boyundan büyük işlere kalkışma…” deseler de o yolundan dönmemiş.
Ve “işten artmaz dişten artar” düsturuyla azmetmiş, nefsinin arzularını dizginleyerek para biriktirmeye karar vermiş. Ne zaman ki canı bir şey istese, “Sanki yedim!” deyip, parasını bir kenara koymuş. Bu şekilde 20 yıl boyunca biriktirdiği paralar küçük bir cami yaptıracak miktara ulaşmış ve Fatih’teki Zeyrek semtinde kendisine gösterilen yere hayalindeki camiyi yaptırmış.
Ama bazı âlimler tasarruf etmenin güzel olduğunu savunurken bazı âlimler ise yapılan tasarrufun bedenin de hakkını vermek olduğuna dikkat çekerek nefsin(egonun) ya da bedenin meşru ihtiyaçlarının kısılmaması gerektiğine işaret ediyorlar. Kısaca bu tartışma uzun yıllar daha sürecek gibi. Ama ismi ile cami yaşıyor. Yaptıran kişinin adı değil caminin ilginç ismi öne çıkıyor.

Emeği geçenlere teşekkürler..