Dünyanın en gözde müzesi İstanbul’da

İstanbul’a ilk geldiğimde üç gün üst üste gittiğim ve gezdiğim müzelerden bir tanesidir, İstanbul Arkeoloji Müzesi, yurt dışındaki müzeleri gezmeye başlayınca İstanbul Arkeoloji Müzesinin ne kadar büyük ve ne kadar hüzünlü bir müze olduğunu anladım. Neden mi? Yurtdışındaki birçok müzede bulunan eşyalar ülkemizden kaçırılmıştı ve biz bunların çok az kısmını geri alabildik maalesef. Evet, Topkapı Sarayı’na komşu olan bu müzeyi de ziyaret etmenizi tavsiye ederim. İçerisinde görmenizi istediğim beş önemli tarihi eser var ki bunu özellikle görmelisiniz. İşte detaylar:

ARKEOLOJİYLE ÇOK GEÇ TANIŞTIK
Öncelikle belirtmeliyiz ki İstanbul Arkeoloji Müzeleri dediğimizde aklımıza gelen ilk isim Osman Hamdi Bey’dir. Osmanlı arkeoloji ve tarihi eserler konusunda Avrupa ülkeleri gibi ince eleyip sık dokumadı. Yurtdışından gelen misafirlere birçok eserimiz hediye olarak verildi veya kaçırıldıktan sonra geri gelmesi için zamanında müdahale edilmedi.
Sistemli bir şekilde müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkışı, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin 1869 yılında ‘Müze-i Hümayun‘ yani İmparatorluk Müzesi olarak kuruluşuna denk gelir. Aya İrini kilisesinde o güne değin toplanmış arkeolojik eserlerden oluşan Müze-i Hümayun, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin temelini oluşturur. Dönemin Maarif Nazırı Saffet Paşa, müze ile yakından ilgilenmiş, müzeye eser kazandırmak için kişisel çabalar sarfetmiştir. Ayrıca Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden İngiliz asıllı Edward Goold’un müze müdürü olarak atanmasını sağlanmıştır. 1872 yılında Maarif Nazırı Ahmed Vefik Paşa bir dönem kaldırılmış olan Müze-i Hümayun’u Alman Dr. Phillip Anton Dethier’i müdür olarak atayarak tekrar kurmuştur.
NİHAYET MÜZE İLE TANIŞIYORUZ
Türkiye’de müzecilik, Avrupa’dan yüz elli yıl sonra eski eserlerin belirli mekânlarda depolanmasıyla başlamıştır (Yaraş, 1996: 64). Başlangıçta yabancı uzmanların öncülüğünde devam eden Türkiye’de müzecilik, daha sonra Osman Hamdi Bey’in Aya İrini Kilisesi’nde oluşturulan müzeye müdür olması ile birlikte yeni bir döneme girmiştir. Osman Hamdi Bey müze müdürü olduktan sonra ilk olarak, Çinili Köşkü onartmış, ardından bugün “Eski Şark Eserleri Müzesi” olarak adlandırılan o zamanki adıyla “Güzel Sanatlar Okulu’nu” inşa ettirmiştir. Osman Hamdi Bey, gün geçtikçe çoğalan eski eserlerin korunması ve depolanması için mimar Valaury’e planlarını çizdirerek bugün İstanbul Arkeoloji Müzeleri olarak bilinen binayı yaptırmıştır. 1910 yılında ölümüne kadar müze müdürlüğünde kalan Osman Hamdi Bey, ülkemizde müzeciliğin modernleşmesi yönünde büyük çabalar göstermiştir.
Alexandre Vallaury tarafından yapılan ve İstanbul’daki Neo-Klasik mimarinin en güzel ve görkemli örneklerinden biri olan Arkeoloji Müzesi binası, cephesinin ihtişamı ile son derece dikkat çekici bir mimariye sahiptir. Uzun cephede geniş merdivenlerle ulaşılan iki girişi, dörder sütun ve alınlıklarla bir tapınak görünümündedir. Alınlık üzerinde bulunan kufi üsluptaki Osmanlıca yazıda ‘Asar-ı Atika Müzesi’ (Eski Eserler Müzesi) yazmaktadır. Bu yazının üzerinde bulunan Tuğra, klasik binayı inşa ettiren Osmanlı Padişahı II.Abdülhamid’e aittir. Alexandre Vallaury tarafından yapılan Neo Rönesans üsluplu Sanayi-i Nefise binası, mimarın İstanbul’da yaptığı ilk binadır.

BİR MİLYONU AŞKIN ESER VAR
Çeşitli kültürlere sahip bir milyonu aşkın eseriyle bugün de dünyanın en büyük müzeleri arasında seçkin yerini korumakta olan İstanbul Arkeoloji Müzesi 1993 yılında Avrupa’da yılın Müzesi seçilerek ‘Avrupa Konseyi Müze Ödülü‘nü almıştır. Müze II. Dünya Savaşı sırasında savunma amacıyla boşaltılmıştır. Daha sonra Osman Sümer tarafından Unger’in ilkelerine göre tekrar düzenlenmiştir. 1963 yılında müze yapısında büyük bir düzenleme yapılarak 1974 yılında tekrar ziyarete açılmıştır. 1999-2000 yıllarında bakım ve onarımları yapılan Eski Şark Eserleri Müzesi Eylül 2000’de bugünkü haline kavuşmuştur.
MÜZEDE NELER VAR?
İstanbul Arkeoloji Müzeleri üç ana birimden oluşan bir müzeler kompleksidir. Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi. Türkiye’nin ilk müzesi olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin koleksiyonlarında imparatorluk topraklarından getirilen, çeşitli kültürlere ait bir milyona yakın eser bulunmaktadır. Osmanlı’da tarihi eser toplama merakının izleri Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanır ancak müzeciliğin kurumsal olarak ortaya çıkışı İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin 1869 yılında ‘Müze-i Hümayun’ yani İmparatorluk Müzesi olarak kuruluşuna denk gelir. Aya İrini Kilisesi’nde o güne değin toplanmış arkeolojik eserlerden oluşan Müze-I Humayun, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin temelini oluşturur. Aya İrini’nin yetersiz kalması ile Fatih Sultan Mehmet döneminde yaptırılmış olan ‘Çinili Köşk’ müzeye dönüştürülmüştür. Halen İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ne bağlı olan Çinili Köşk restore edilerek 1880 yılında ziyarete açılır.

ANADOLUDAN ESERLER İSTANBUL’A GETİRİLDİ
1881 yılında Osman Hamdi Bey’in müze müdürlüğüne atanması ile birlikte Türk müzeciliğinde yeni bir çığır açılır. Osman Hamdi Bey Nemrud Dağı, Myrina, Kyme ve diğer Aiolis Bölgesi Kentleri Nekropollerinde ve Lagina Hekate Tapınağı’nda kazılar yapmış, 1887-1888 yılları arasında Sayda’da (Sidon) yaptığı kazılar sonucunda Sidon Kral Nekropolü’ne ulaşmış ve dünyaca ünlü İskender Lahdi başta olmak üzere pek çok lahit ile İstanbul’a dönmüştür. 1887 ve 1888 yılları arasında Osman Hamdi Bey tarafından yapılan Sidon Kral Nekropolü Kazısı’ndan İstanbul’a getirilen, aralarında İskender Lahdı, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi gibi ihtişamlı eserlerin sergilenebilmesi için yeni bir müze binasına ihtiyaç duyulmuş, Çinili Köşk’ün karşısına dönemin ünlü mimarı Alexander Vallaury tarafından inşa edilen İstanbul Arkeoloji Müzeleri klasik bina 13 Haziran 1891’de ziyarete açılmıştır.

Önemli not: Galata Kulesi’ne ait tunçtan yapılmış çan. 14.yy.

İstanbul Arkeoloji Müzelerinde Mutlaka Görmeniz 5 Eser
Aşk Şiiri Tableti. Nippur Antik Kenti’ndeki kazılarda keşfedilen ve MÖ 2000’li yıllara tarihlenen tablet, dünyanın bilinen ilk aşk şiirini okuyucularla buluşturur. …
Büyük İskender Büstü …
Sidamara Lahdi. …
İskender Lahdi. …
Kadeş Barış Antlaşması Tabletleri.
istanbul’daki Arkeoloji Müzesi topluluğu; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olmak üzere üç ana birimden oluşmaktadır. Eski Şark Eserleri Müzesinde 18398 parça, Çivi Yazılı Belgeler bölümünde 73272 parça, Çinili Köşk Müzesinde ise 1735 parça eser bulunmaktadır. Uzmanlar ve tarihçiler ise müzenin depolarında 1.000.000 eser olduğunu belirtmektedir.
Kaynak:
https://muze.gov.tr/muze-detay?SectionId=IAR01&DistId=IAR

İstanbul Arkeoloji Müzeleri Eserleri ve Tarihi Bilgileri