Teşvikiye Camii ve Avlusundaki “ Nişantaşı”nın hikayesi

Hazırlayan: Fahri Sarrafoğlu 

Ramazan’da cami gezmelerini yapıyorsanız eğer, Nişantaşı-Teşvkiye Camii’nde uğramanızı tavsiye ederim. Sebebi ise buranın hikayesinin oldukça farklı olması. Hem Sultan 3.Selimi rahmetle anacaksınız, hem de Sultan Abdülmecit’i. Caminin avlusundaki “nişan taşının” hikayesi ise oldukça ilginçtir. Bizzat 3. Selim tarafından diktirilmiş . Taşın  Üzerindeki kitabelerde III. Selim‘in tüfekle 1.260 gezden (bir gez bir ok boyudur) su testisi hedefini ve II. Mahmud’un testi hedefini vurduğunu anlatmaktadır.

İşte camimizin hikayesi :

ÖNCE NİŞANTAŞININ HİKAYELERİ

Osmanlı padişahı III. Selim’in döneminde (1789 – 1807) bir avlanma ve nişan talimi alanı olduğunu belirten anıt taş bugün Teşvikiye Camii’nin avlusunda bulunmaktadır. Semtin gelişmesine etkisi büyük olan ilk yapı Teşvikiye Camii’dir. İlkin 1794-1795 yıllarında bir mescit olarak yapılan cami 1853-1854 yıllarında padişah Abdülmecit tarafından yenilendikten sonra bölgedeki yerleşme hızlanmıştır. Semtte Abdülmecit’in burada bir yerleşim oluşturma amacını dile getirdiği aynı tarzda yapılmış iki taş mevcut olup üzerlerinde Eser-i Avatıf-ı Mecidiye Mahalle-i Cedide-i Teşvikiye (Abdülmecid’in karşılıksız iyilikseverliğinin eseri olan yeni Teşvikiye Mahallesi) ibaresi yer alır. Teşvikiye kelimesiyle burada bir mahalle kurulmasının padişahça da teşvik edildiği açıklanmıştır. Bu taşlardan biri Teşvikiye Caddesi üzerinde eski Nişantaşı Karakolu’nun yanında, diğeri ise Rumeli Caddesi ile Valikonağı Caddesi’nin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır. 1883 nüfus sayımında bir mahalle olarak resmen tescil edilmiştir.

CAMİNİN HÜNKAR MAHFİLİ ÇOK FARKLIDIR

Caminin mimari planı 13 m.X12m. m boyutunda, kareye yakın dikdörtgendir. Yaklaşık 24×15 m boyutunda zemin katının bir bölümü son cemaat yeri olarak ayrılmış, bir hünkâr mahfilinden (daire-i hümayun) oluşmaktadır. Selatin camilerde hünkâr mahfilinin ayrı bir kitle olarak gelişmesi III. Selim döneminde başlamışsa da asıl gelişmesi ve hem boyut olarak büyümesi hem de cami giriş cephesini belirleyen bir kitleye dönüşmesi II. Mahmut ve asıl Abdülmecit dönemlerinde olmuştur. Belirtilen rakamların gösterdiği gibi, Teşvikiye Camisin de daire-i hümayunun harim mekânının yaklaşık iki katını aşan bir büyüklüğe sahip oluşu, geç tarihli bir şemaya işaret etmektedir. Diğer camilerde hünkar mahfili solda olmasına rağmen bu camide arkada ve daha geniş bir şekilde bulunmaktadır.

PADİŞAHIN SU TESTİSİNİ VURDUĞU YER

Cami bahçesindeki Nişantaşı’nda Padişah 3.Selim’in 1260’gerz den su testisini vurduğunu anlatmaktadır.  Diğer Nişantaşı üzerindeki yazı ise 2.Mahmut ile ilgilidir. Cami, harap olduğu için 1854 yılında Abdülmecit tarafından yeniden yaptırılmıştır. Bu yenilemeye dair kitabedeki “Eser-i Avatıf-ı Mecidiyye Mahallei Cedide-i Teşvikiyye” yazısı caminin Teşvikiye’nin gelişmesiyle eşzamanlı olduğuna işaret eder. Teşvikiye Camii, diğer birçok 19.yy camii gibi yalnızca bir dış avlusu ve eğimli bir arazide inşa edildiği için güney kesiminde bir alt katı olan fevkani bir camidir. Plan şeması ve üslup açısından III. Selim döneminden çok, bir 19.yy yapısı olarak yorumlanabilecek özelliklere sahiptir. Teşvikiye Camii, Dolmabahçe Camii ve Ortaköy Cami’si ile aynı yıllarda yenilenmiştir. Bu camilerde daire-i hümayunların kuzey cephelerinde giriş akslarının içeri, geriye çekilmesi gibi benzer düzenlemeler vardır.