SERGİLENMEYİ BEKLEYEN “HIRKA-İ ŞERİF”

Efendimizden hatıra Üçüncü bir “Hırka-i Şerif” daha olduğunu biliyor muydunuz?

Hz Peygamberimizden bize intikal eden iki Hırka-i Şerif oluğunu biliyoruz. Birisi halen Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesinde bulunuyor. Bu Hırkayı Peygamberimiz s.a.v  Kâ’b Bin Züheyr’e hediye etmişti.  Diğeri ise Veysel Karani’ye hediye edilen Hırka-i Şerif. Peki, üçüncü bir Hırka-i Şerif daha var desem ne dersiniz? Evet, üçüncü bir Hırka-i Şerif daha var ve şu an sergilenmeyi bekliyor. Yıllardır bir depoda sergilenmek için gün sayıyor.  İşte detaylar:

 

TÜRKİYE’DE KAÇ TANE HIRKA-İ ŞERİF VAR?
Halen Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet odasında bulunan Hırka Hz Peygamber S.A.V tarafından, Ka’b Bin Zübeyrie hediye edilmişti. Erkek kardeşi Büceyr’in Müslüman olmasından hoşnut kalmayan Kâ’b Bin Züheyr, Hz. Muhammed (s.a.)  ve İslam’ı hicveden şiirler yazardı. Mekke’nin Müslümanlar tarafından fethinin ardından, Kâ’b Bin Züheyr için idam kararı alındı. Müslüman olan Kâ’b Bin Züheyr, daha önce yaptıklarından pişmanlık duyarak gizlice Medine’ye gitti, kendisini tanıtmadan Peygamberimizin huzuruna çıktı. Affedileceğini öğrenince kendini tanıttı ve peygamberimizi  öven ünlü şiiri Kaside-i Bürde’yi yazdı. Kaside’yi çok beğenen Peygamberimiz,  sırtından hırkasını çıkararak Kâ’b Bin Züheyr’e hediye etti. Bu hırkayı Muaviye b. Ebi Süfyan satın almak istedi ve on bin dirhem teklif etti ama Kâ’b Bin Züheyr onu satmaya razı olmadı. Ancak ölümünden sonra Muaviye yirmi bin dirhem karşılığında hırkayı satın aldı.Sırayla Emevilere ve Abbâsilere geçen hırka bir süre Mısır’da korundu ve Abbâsi halifeleri tarafından bazı törenlerde giyildi. Daha sonra da Yavuz Sultan Selim tarafından alınarak İstanbul’a getirildi.

 

VEYSEL KARANİ’YE HEDİYE EDİLEN 2.HIRKA
Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem tarafından büyük velî Veysel Karânî’ye hediye edilen hırka. Peygamber efendimiz vefâtına yakın sırtlarındaki hırkanın Veysel Karânî’ye verilmesini hazret-i Ömer ile hazret- i Ali’ye vasiyet ettiler. Resûlullah’ın sallallahü aleyhi ve sellem vefâtından sonra hazret-i Ömer ile hazret-i Ali bu mübârek emâneti götürüp Veysel Karânî’ye teslim ettiler.

Veysel Karani evlenmediği ve çocuğu olmadığı için Hırka-i Şerif, kardeşi Şihabeddin El-Üveysi’ye geçti. 1500 yıllık emanet bugün Veysel Karani’nin 57. kuşak torunu olan Haşim Köprülü’nün eşi Nuriye Köprülü’nün 2005 yılında vefatı üzerine, kızı Gülay Köprülü’ye verildi. Sergilendiği mekanların ziyarete kafi gelmemesi dolayısıyla Sultan Abdülmecid tarafından1851 yılından bu yana aynı mekanda yeri hiç değiştirilmeden muhafaza ediliyor. Emanet, zamana olan direncinin arttırılması amacıyla 2009 yılında ziyarete açılamamış, İtalyan tekstil konservatörü Marina Zingarelli tarafından dünya standartlarındaki bir çalışmayla tamamlanarak 2010 yılında bütünüyle hizmete açıldı. Hırka-i Şerif, günümüzde Veysel Karani’nin 59. kuşaktan Köprülü ailesi tarafından muhafaza ediliyor.

VE İŞTE ÜÇÜNÇÜ HIRKA
Üçüncü bir Hırka-i Şerif olduğu haberini Tokat-Zile’den Sayın Hulisi Serezli’den duydum. Yaptığımız araştırmada Hırka-i Şerif’in şu an Ankara Etnografya Müzesi’nde olduğu ve Hırka-i Şerifin henüz sergilenmediğini öğrendik. Etnografya Müzesi’nden yazılı olarak aldığımız bilgiye göre bu Hırka-i Şerif’in Hazreti Peygamber’e ait olduğu konusunda bilgi bulunmadığı belirtiliyor ve Hırkanın Beyazıt-i Bistami’ye ait olduğu belirtiliyor. Peki, bu Hırka nasıl Ankara’ya gitti ve neden Tokat-Zile’de değil de Ankara Etnografya Müzesi’nde sergileniyor. İşte o bilgiyi de kendisi ile telefonda konuştuğum Hulisi Sezerli veriyor: “Hırka-ı şerif Aziz peygamberimizden torunu Beyazıd-ı Bestami hazretlerine ondanda torunu Şeyh Ethem Çelebi ye intikal etmişti. Alikadı Mahallesindeki ayni isimli Şeyh Ethem Çelebi camiinde muhafaza ediliyordu. Aziz peygamberimizin mübarek hırka-ı şerifleri Cumhuriyetin ilk yıllarında muhafaza edilemeyeceği bahanesi ve Zilelilerin de yeterince sahip çıkmaması yüzünden önce Tokat a 17.09.1944′ tarihinde ise Ankara ya götürülmüş bir daha da haber alınamamıştı. Babamın anlattığı hikaye beni çok etkilemişti. Mübarek emaneti yıllarca İzleyip aradım. Sonunda Etnoğrafya Müzesinde buldum. Görüştüğüm sonradan dost olduğum müze müdürü Şinasi Bey Müzeniz varsa hırkayı şerifi size verebiliriz. Dedi. Resmi sıfatım yoktu. Bu teşebbüsümü sade bir vatandaş olarak yapmıştım.Sevinç ve heyecan içinde Zile ye geldim. Gelişmeleri dönemin yöneticilerine anlattım. Beklemeye başladım. Aradan yıllar geçti. Bu günlere kadar geldik. Hırkayı Şerif hala Ankara da duruyor. Geçenlerde Sayın Dr. Orhan Yılmaz ile Müzeye gittik. Hırka-ı Şerifin kayıtlarını tekrar çıkarttırdık. Resimledik. Konuyu sıcak tutup ilgililerin dikkatlerini çekmek bu defa kesin netice almak istiyoruz. Bu defa biraz daha umutluyum. “

NOT: Ankara Etnoğrafya Müzesi kayıtlarında Hırka-ı Şerif için şunlar yazıyor.

* Kumaşın omuzlardan ikiye katlanıp gayet basit bir şekilde biçilen uzun hırkanın kolları boldur, baştan geçirilir, kumaşı dar olduğundan yanlarına, kol altlarına ek konulmuştur. Bu sade kaba mavi küçük kareli pamuklu hırkanın bezi), karelerinin her birinin içine batırılıp çıkan düz iplik dikişi ile astara dikilmiş ve iplik hafifçe çekilip kumaş kabarık görünür.*

* **Krem rengi kalın bez. Ayrıca ipliklerle dikilerek üzerine muntazam şekiller işlenmiş, önü kapalı yalnız baş geçecek kısmı açık iki kollu eni dört parçadan dikilmiş astarı beyaz bez şeklinde kayıt düşülmüştür. Hırkanın uzunluğu 125 sm (cm), iki kol ucundan 198 cm, etek eni 124 cm’dir.

Kaynaklar:

http://www.zilesitesi.com/yazar-arsiv-437.html

http://beyazidi-bestami.blogspot.com.tr/2011_08_18_archive.html

Katkılarından dolayı Şerif Erol ve Yasin Uğraş kardeşime teşekkür ederim !!!!