İstanbul yangınlarını söndüren tulumbacı: Gerçek Davut Ağa

Fahri Sarrafoğlu/

İstanbul’da afetler deyince ilk akla gelen ne depremdir, ne seldir, ne savaştır. İstanbul’un en korktuğu afet yangınlardır. Osmanlı dönemi İstanbul’unda bir yangın başladığı zaman birkaç saatte söndürülmediği zaman o kadar büyüyordu ki, Cİbali’de başlayan yangın Fatih Camiini de atlayarak Fevzi Paşa caddesine kadar gelebiliyordu.  İşte yangınlara o dönemde ilk müdahale “tulumbalarla” oluyordu. Tulumbacı denen gönüllüler hemen koşarak elinden geldiğince yangını söndürmeye çalışıyorlardı.

Edirnekapı Şehitliğinde yatan Gerçek Davut Ağa ise İstanbul’da yangınların çabuk söndürülmesinde büyük emeği geçen biriydi. Halkın sevgisini kazanmıştı. İşte hikâyesi
İLK İTFAİYE TEŞKİLATINI KURUYOR
Yangın söndürmek amacıyla kullanılan tulumbayı Osmanlı’da ilk defa Fransız asıllı bir mühtedi olan Gerçek Davud’un imal ettiği bilinmektedir. Fransa’dan Hollanda’ya göç etmiş olan ve hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan Davud Ağa’nın asıl ismi David olup, İslâm dinine olan ilgisinden dolayı 10 kişiden oluşan ailesi ile birlikte 1128 (1715) tarihinde İstanbul’a gelerek Galata’ya yerleşmiştir. Aynı tarihte donanma ile katıldığı Venedik savaşında top atışlarındaki göz dolduran başarıları vezir İb-rahim Paşa’nın (ö. 1730) dikkatini çekmiş ve onun iltifatına mazhar olmuştur. Bu savaş, gayrimüslim David için yeni bir hayatın başlangıcını teşkil etmiş ve dönüşünde Davud-ı Gerçek ismini alarak ailesi ile birlikte Müslüman olmuştur.

 

İSTANBUL YANGINLARDAN KURTULUYOR
 Yangınlara tulumbayla müdahale edilmesi XVI ve XVII. yüzyıllarda başta Macaristan ve Fransa olmak üzere Avrupa’da giderek yaygınlaştı. Osmanlılar ’da aynı dönemde evlerde çatıya kadar uzanan merdivenlerle su dolu fıçılar bulundurulması ve bunun yasakçılar tarafından kontrolü gibi birtakım önlemler alınmakta, İstanbul’da meydana gelen yangınlar yeniçeri kolluklarındaki neferler, sakalar, baltacılar ve halk tarafından söndürülmekteydi. Osmanlı Devleti’nde yangın söndürme teşkilâtının kurulması ve tulumbanın kullanılması, XVIII. yüzyıl başında donanmayla katıldığı Venedik seferinden (1715) dönüşte ihtida eden ve Fransız asıllı bir mühendis olan Gerçek Dâvud (David) tarafından 1132’de (1720) gerçekleştirildi. Temmuz 1718’deki Tüfenghâne ve ardından Tophane yangınlarında tulumba ile yangına müdahale eden ve hizmeti büyük takdir toplayan Gerçek Dâvud Ağa’yı Sadrazam Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa 1720’de Tulumbacı Ocağı’nı (Dergâh-ı Âlî Yeniçerileri Tulumbacı Ocağı) teşkil etmekle görevlendirdi.

İtfaiye Müzesinde bulunan tulumbası

ÖLÜMÜNE KADAR YANGIN SÖNDÜRMEYE DEVAM ETTİ
Dâvud Ağa ölümüne kadar (1733) tulumbacıbaşılık vazifesini yürüttü. Şehzadebaşı semtinde Acemi Oğlanları Kışlası’na yerleştirilen Tulumbacı Ocağı başlangıçta sadece altı zabit ve elli neferden müteşekkildi. Bu sebeple tamirat ve teknik işler cebehâne, tophâne ve tüfenghâne tarafından yapılıyordu. Daha sonra kışlalarda tulumbalar için kuyular açıldığı gibi hortum ve makinelerin tamiri için birtakım alet ve edevat alınarak bir “kârhâne” (imalâthane/tamirhane) oluşturuldu. Önceleri ocak mevcudunun yetersizliği sebebiyle yangına müdahale ve su tedarikinde sakalardan, yeniçeri ve cebecilerden yararlanıldı. Ardından “mütefennin amele” adıyla nitelikli işçiler/ustalar istihdam edildi.

YENİ TAKTİKLERLE YANGINI SÖNDÜRME
Binaları yıkarak yangının etkisini azaltma yöntemi 17. yüzyılın özellikle ilk yarısında Avrupa’da da geçerli ve yaygın bir uygulama iken Gerçek Davut Ağa sayesinde İstanbul’da kullanılmaya başlanmıştır. Yine Tulumbacıların belli olması için takılan şeritleri de ilk dokuyan Gerçek Davut Ağa’dır. Gerçek Davud Ağa’nın tulumbacıbaşılığının yanı sıra kendi döneminde tulumbacı şeridi dokuyan tek Müslümandır. Mezarı ilk önce Haseki Külliyesinde iken 1940 yılında diğer tulumbacı mezarları ile birlikte Edirnekapı Şehitliği’ne taşınmıştır.