İstanbul deyince ilk akla gelen şair

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.
Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!
Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,
Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyâda
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

Yukarıdaki şiiri okuduğumuzda kimden bahsettiğimizi sanırım anlamışınızdır. İstanbul şairi İstanbul sever, Yahya Kemal. İstanbul’u anlatırken onu hatırlamamak ona vefa duymamak mümkün değil. İşte Yahya Kemal ve İstanbul:

2 Aralık 1884’te o zaman Osmanlı toprakları içinde bulunan Üsküp’te doğdu. Onun uzun uzun hayatını anlatmayacağız. İstanbul üzerine yazdıkları ve İstanbul hayranlığı üzerine kısaca birkaç söz aktarmak istiyoruz.

Yahya Kemal’in gerek sanat ve edebiyat gerekse tarih görüşlerinin teşekkülünde Paris’te geçirdiği dokuz yılın büyük rolü olmuştur. Esasen bir süreden beri yenileşme ve sadeleşme yolunda olan Türkçe ile bir şiir dili kurmak istiyordu. Bu dil milletimizin duygularını ifadeye ulaşacak halis bir dil olacaktı. Fransızlar klasik metinlerden hareket edip yeni Fransız şiirine ulaşmışlardı. Öyleyse biz de divan şiirini günümüzde ihya etmenin, ondan pürüzsüz, saf mısralar elde etmenin yollarını aramalıydık.

Bunların yanında tarih anlayışı için de bir çıkış yolu aradı. Asırlardır hüküm süren Osmanlı fikri karşısında şimdi Turan düşüncesi uyanıyordu. Türk millî tarihinin temeli ne olacaktı? Tarihçi Camille Jullian’ın bir sözü ona yeni bir ufuk açtı: “Fransa toprağı bin yılda Fransız milletini yarattı.” Bu cümle Yahya Kemal’in tarih felsefesinin formülü oldu ve bunu Türk tarihine uyguladı.

Bugünkü Türk milleti ile Anadolu toprağı arasında bir medeniyetin yoğrulmuş olduğuna inanıyor, Türkler ’in Anadolu’ya geldikten sonra ortaya koydukları yeni medeniyeti ve bu medeniyeti meydana getiren unsurları tanımak gerektiğini kabul ediyordu.

YAHYA KEMAL VE İSTANBUL
Yahya Kemâl’de, İstanbul ve İstanbul’a olan sevgi birçok şiirinin kaynağını oluşturmaktadır. Yahya Kemal şiirlerinde, İstanbul semtlerinden ve oralarda yaşayan halktan, insanlara karşı duyduğu sevgiden, İstanbul ve Boğaziçi’nin doğa güzelliklerinden, Türk toplumunun yarattığı uygarlıktan bahseder.

Yahya Kemal’de İstanbul sevgisi oldukça önemlidir. İstanbul, bütün Türk tarihinin, coğrafyasının bir sembolüdür. Bu sembol şehri sevmek ve ona hayran olmak Türk milletini ve vatanı sevmek demektir. “Hakikî vatan ve insanı mesut edecek tek yer, bütün vatanın ruhunu teşkil eden bu şehirdir.”18 Şairin bu şehre olan sevgisi birçok şiirde kendini göstermektedir. Yazarın, ‘Kendi Gök Kubbemiz’ isimli kitabında Yakacık, Fenerbahçe, Moda, Göztepe, Maltepe, Erenköy ve Çamlıca… gibi birçok semtine şiirler yazmıştır. Şairin İstanbul’a olan sevgisini şu mısralarla anlayabiliriz:

Gelmek’çün ikinci bir hayata
Bir gün dönüş olsa ahretten
Her ruh açılıp ta kâinata,
Keyfince semada tutsa mesken;

Talih bana dönse, nazikâne
Bir yıldızı verse malikâne;
Bigâne kalır o iltifata
İstanbul’a dönmek isterim ben

HER SEMTE BİR ŞİİR YAZAN ŞAİR

Yahya Kemâl, şiirlerinde İstanbul ve semtlerini oldukça sık kullanmıştır. İstanbul’un hemen hemen her semti için şiir kaleme almıştır. İstanbul, şairin şiirlerinde sadece görünüm arz etmez.

Kaynaklar: Hayatı ile ilgili detaylı bilgiler: https://islamansiklopedisi.org.tr/beyatli-yahya-kemal

http://edebiyatodevleri.blogspot.com/2015/02/yahya-kemalin-siirlerinde-istanbul.html

https://listelist.com/yahya-kemal-beyatli-siirleri/