40 günde cami yapılır mı?

İstanbul’umuzun her yanı farklı camiler ve farklı sanat eserleri ile donatılmıştır. 30 yıldır gezmeme rağmen hala İstanbul’u bilmiyorum, keşfe devam ediyoruz. İşte bu haftaki keşfettiğimiz harika bir cami daha. Bu camiyi yaptıran Üryanizade Ahmet Esat Efendi’dir.  Bu adeta bir köşke benzeyen “estetik ve zarif cami “ 1878 – 1889 yılları arasında II. Abdülhamit Dönemi’nin Şeyhülislam’ı olarak görev yapan Esat Efendi, tarafından yapılmış.  Bu caminin iki özelliği var. Birincisin söyleyelim “40 günde “ yapılmış olması. İkincisi ise böyle bir cami dünyada sadece iki tanedir. Birisi İstanbul’da diğeri de Mısır-Kahire’de. Peki, onu tek yapan ikinci özelliği nedir derseniz. Sır kayıkhanesinde gizli. İşte detaylar:

DÜNYADA KAYIKHANESİ OLAN İKİ CAMİDEN BİRİSİDİR
Yukarı da belirttiğimiz gibi bu caminin hızlı bir şekilde  “40 günde tamamlandığı” rivayet edilir. Fevkani olan yapının alt katı kayıkhane olarak taştan yapılırken üstte bulunan mescit ise ahşaptan yapılmış. Yani İstanbul’da kayıkhanesi olan “tek cami Üryanizade Camiidir”. Kayıkhanesi olan diğer cami ise “Mısır’ın Başkenti Kahire’de olduğu kaynaklarda belirtiliyor. “  Etrafını çevreleyen avlunun kuzeydoğusunda yer alan Üryanizede Cami,  dikdörtgen bir plana sahip.  İçeri girmeden etrafına bir göz atacak olursak önce avludan basamaklarla kayıkhane bölümü için düzenlenen giriş ilişir gözümüze. Üzeri sıvalı ve beyaz badanalı olan bu bölüm, düz bir silme ile bitirilmiş. Hemen üzerinde yükselen mescit bölümü ise açık sarı boyalıdır.

 

MİNARESİ AHŞAP VE FARKLIDIR
Köşkü andıran bu zarif ve estetik  caminin en ilginç özelliği hiç kuşku yok ki caminin kuzeybatı köşesinde gördüğümüz minaresidir. Bodur gövdeli olan minarenin minicik bir köşk biçimindeki şerefesi baklava motifleriyle süslüdür. Şerefenin üst kısmında kademeli kaş kemerler, ara dolgularda ise beş kollu yıldızlar bulunurken daha üst tarafında mukarnaslar ve köşelerde yapraklar bulunur. Şerefeyi sekiz kenarlı kurşun bir külah örtü tamamlar.

Camiden içeri girdiğimizde önce girişin hemen karşısında bulunan ahşap korkuluklarla çevrili zemin kat mahfili karşılar bizi. Deniz cephesine bakan kuzeybatı bölümünde düz atkılı bir açıklıkla geçilen bölüm son cemaat yeri niteliğinde düzenlenmiş bu bölümün hemen üzerinde Kadınlar Mahfili yer alır.İbadet mekanı son derece sadedir. Öyle ki duvarlarda yer alan kalem işi süslemeler dahi bu sadeliği bozamaz. Mihrabı basit bir niş şeklinde mermerden yapılmış. Minber de de aynı sadelik devam eder. Dışarıdan kırma bir çatı ile örtülü olan ibadet mekanı, içeriden düz ahşap bir tavanla nihayetlenir.

BABASI DA KADI KENDİSİ DE KADI
Babası gibi kendisi de İstanbul Kadılığı, Anadolu Kazeskerliği, Rumeli Kazaskerliği, Ayan Meclisi Üyeliği ve son olarak Şeyhülislamlık gibi devletin önemli kademelerinde önemli görevlerde bulunmuş. 1889 yılında vazifesinin başındayken vefat eden Esat Efendi doğduğu yer olan Eyüp’de Eyüp Camii’nin güneyinde bulunan türbesine defnedilmiş.

Not: Fotoğraf için Merhum Şehid Kardeşim Mustafa Cambaz abimi rahmetle anıyorum.