İSTANBUL ESNAFLARI VE İSTANBUL ESNAFLIĞI

İSTANBUL ESNAFLARI VE İSTANBUL ESNAFLIĞI

Ahilik Vakfı Başkanı Süleyman Demir ile ahilik üzerine sohbet yaptık:

İstanbul’da ahilik ruhu nasıldı? İstanbul esnafları nasıldı ve neler yapmışlardı?

Yıllardır ülkemizde ve hatta Balkan ülkelerinde Ahilik Haftası kutlanır, ahilik üzerine konuşmalar yapılır, ahilik ile ilgili sergiler düzenlenir. Bunların hepsi gayet güzel etkinlikler, güzel çalışmalar ve takdirle karşılıyoruz. Peki, ahilik bir döneme damga vurmuş iken, bir dönemde toplumun eğitilmesinde tıpkı tekkeler gibi, tıpkı köy enstitüleri gibi, tıpkı halk evleri gibi başarılı çalışmalar yapmış iken neden bugün bu ruhu bu heyecanı göremiyoruz.

Ahiliğin özü nedir?

Ahilik bireyin ÖNCE İNSAN olmasına katkı sağlamış muazzam bir kurum iken neden bugün AHİLİK RUHUNU toplumumuzda göremiyoruz ya da bu ruhun farkında değiliz? Bizim yapmamız gereken ahiliğin “önce insan” bakışına, ruhuna katkı sağlamamızdır.

Ahi Evran, sadece bir tasavvuf erbabı değil, sadece bir derviş değil, sadece bir iş adamı değil aynı zamanda “Hakikat Yolcularından” birisidir.

Özellikle İstanbul esnafının ahilik üzerine yetişmesi nasıldı?

Ahilik ruhu; Türkçe’de akı kelimesinden yardım etmeyi seven kişi  ; Arapça’da ahi kelimesinden kardeşim manasında olan bir kelimeden gelir. 13. Yüzyılda Anadolu Selçuk döneminde Anadolu topraklarında islamiyeti kabul ettikten sonraki yıllarda oluşan esnaf teşkilatı şeklinde bir oluşumdur fakat tüm sosyal hayata zaman içerisinde bu teşkilat sirayet etmiştir. Ticaretten eğitime, eğitimden askeriyeye tüm alanlarda etkisini göstermiştir.

Toplumun her katmanına sirayet etmiş peki öncelikle ahlak boyutuyla bakılınca “ben siftah ettim siftahsız olana gidin” bakışından hareketle Ahilik ruhu dediğimiz bu gelişim Osmanlı’da nasıl olmuş?

Öncelikle burada bir yapılanmadan söz ederken kurum kendi içinde müeyyideleri olan mükafatlandırmaları olan bir eğitim teşkilatı. Çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa bir takım geçiş süreçleri, kaideler var. Bunları sağlamanız gerekiyor. Bir meslek koluyla ilgili belli bir tecrübeniz oluşsa bile belli bir yaşın beklenmesi gerekiyor o yaş olgunluğu alındıktan sonra ustalığınızın verilmesi söz konusudur. Müeyyidelerine bakıldığı vakit bir pabucu dama atılma var ki herkesin içinde yapılıyor ve ciddi bir itibar kaybı oluyor.

Allah dedikçe çalışırız, Çalıştıkça Allah deriz.

Peki pabucu dama atılmak nedir?

Öncelikle günümüzde kalite belgelendirme kuruluşları var. Uluslararası anlamda sertifikalandırma kuruluşları var. Bazı firmaların bu kriterlere uymadıkları vakit nasıl ki kalite sertifikaları ellerinden alınıyorsa o dönemde de ayıplı mal üretimi olmadığı vakit ya da standartlara uymayan bir üretim olduğunda öncelikle tüketici tarafından birliğe esnaf şikayet ediliyor. Bir defa ikaz ediliyor, iki defa ikaz ediliyor fakat bu ikazdan da anlaşılmaması söz konusuysa ulu orta pazar yerinde ayağından çarığı, pabucu çıkarılıyor ve pabucu dama atılıyor. Örneğin kuyumculuk yaparken birisinin başına geldiğinde bir daha kendi mesleğini yapamıyor. Başka bir mesleğe çıraklıktan başlıyor mesela fırıncılığa. Çok ciddi boyutları var.

Merhum ahimiz Galip Demir beyin bir sözü var ahilik madde ile mananın uyumlu birleşimidir bu ne demektir? Günümüz esnafları bu sözden ne anlamalıdırlar?

Pirimiz Ahi Evran “Dünya ile ahiret terazisinin dengesini tutturan kişidir, ahi” diyor. Buradan hareketle de rahmetli Galip bey babamız madde ile mananın uyumundan bahsetmekte idi. Kapitalist sistemin portestan ahlakından bahsettiğiniz vakit biriktirmeye dayalı bir kültür var. Zenginleşmeci bir ahlak söz konusu. Bunlar var ama vermek paylaşmak çok garipsenen şeyler. Yardım etme ve vakıf kültüründen bakınca enayilik olarak bakılıyor. Ancak bizim zengin kültürümüzde belli bir seviyeye ulaşan esnafımız ticaret erbabımız kazancını dağıtıyor bir takım vakfiyelerle yeni kuşakların yetişmesini sağlıyor. Bir nevi sürdürülebilirlik oluşmasını sağlıyorlar. Madde tek başına mana da tek başına yalın kalıyor. Pirimiz Ahi Evran söyle der “Allah dedikçe çalışırız, Çalıştıkça Allah deriz. Düsturumuz budur.