Bir garip merdiven ve bir garip hikâyesi

Galata Kamondo Merdivenleri

Kamondo Merdivenleri İstanbul’un Galata semtindeki Bankalar Caddesi ile Banker Sokağı’nı birleştiren art nouveau üslûplu merdivenlerdir. Bu merdivenin elbette mimari bir özelliği ve sanat değeri var, fakat bu merdiveni yaptıran ailenin hayatı ise oldukça dramatik ve bir o kadar da hüzünlü. Neden derseniz eğer, İstanbul’un, modernleşmesinde çok önemli katkıları olan bir aile olan Kamondo Ailesi ilk önce İspanya’daki engizisyondan kaçarak ilk önce Venedik’e, ardından İstanbul’a geliyorlar. Daha sonra ise Cumhuriyet döneminde İstanbul’dan ayrılıp  Paris’e yerleşmiş ailenin son fertleri. Ama gel gelelim burada da başka bir engizisyonla karşılaşıyorlar. II. Dünya Savaşı sırasında Auschwitz-Birkenau Alman Nazi Toplama ve İmha Kampı (1940-1945) kamplarında tüm aile  yok edilmişlerdir.

Merak edenler için işte merdivenin diğer hikayesi:

OSMANLI DÖNEMİNDE YABANCIYA İLK GAYRİMENKUL SATIŞININ YAPILDIĞI KİŞİ
Kamondo ailesi Osmanlı döneminde o kadar itibar görüyor ki, daha önce yabancıya  gayrimenkul satışı yapılmazken bu aileye gayri menkul satışı yapılıyor. 1850’li yıllarda yapılan merdivenler bölgenin en önemli banker ailelerinden biri olan Kamondo Ailesinden Abraham Salomon Kamondo adına yaptırılmıştır. O zamanlar Banker Sokağı da Rue Camondo (Kamondo Sokağı) olarak bilinmekteydi. Kamondo Ailesi İstanbul’da yaşamış olan Sefarad Yahudilerinden bankacı bir aileydi.

İSTANBULUN MODERNLEŞMESİNE KATKILARI ÖNEMLİYDİ
İstanbul’un, modernleşmesinde çok önemli katkıları olan bir aile olan Kamondo Ailesi İspanya’daki engizisyondan kaçarak ilk önce Venedik’e, ardından İstanbul’a gelmiş ve sonra Paris’e yerleşmiş son fertleri II. Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kampları’nda yok edilmişlerdir. Doğu’nun Rothschild Ailesi diye anılan ailenin önemli ferdi Abraham Salomon de Kamondo, modernleşmenin kent içi yaşamdaki öncülerinden biri olmuştur. Modern bankacılığın kurucularından biri olmasının yanı sıra İstanbul’da ilk belediyenin kuruluşunda, kentsel altyapının modernleşmesinde, yeni ve modern eğitim kurumlarının oluşumunda rol almış, önemli şehircilik, mimarlık ve kültür yatırımlarına da öncülük etmiştir. İstanbul’un 19.yy’da Avrupa kentleri ile paylaştığı değerlerin ve kurumların oluşmasında ailenin ve Abraham–Salomon de Kamondo’nun bir sosyal girişimci olarak büyük bir payı vardır.

KAMONDO MERDİVENİN MİMARİ ÖZELLİĞİ
Kamondo merdivenleri Art Nouveau sitilinde inşa edilmiştir. 20. Yüzyılın başında etkili olmuş bu sanat akımında zarif dekoratif süslemeler ve kıvrımlar ön plana çıkmaktadır. Kamondo merdivenleri de bu sanat akımına uygun olarak inşa edilmiştir. İki girişi bulunan bu merdivenler orta kısımlarda birleşerek tekrar ikiye ayrılmakta ve bu şekilde yukarıya doğru ilerlemektedir.

 

DEVLET TÖRENİYLE DEFNEDİLİYOR
Yahudi cemaatin önderi olan Abraham Salomon de Kamondo, ilk belediye olan 6. Daire’nin kuruluşunda da görev aldı. Bankalar Caddesi’ndeki Kamondo merdivenlerini 1870-1880 yıllarında yaptıran ünlü banker yaşamını yitirince, Hasköy’de kendisinin yaptırdığı anıt mezara devlet töreniyle defnedildi. İstanbul’un gelişimi ve modernleşmesine katkı sağlayan Kamondo ailesinin anısına, Karaköy Bankalar Caddesi’ndeki merdivenlere Türkiye Yahudi Hahambaşılığı’nın da katılımıyla düzenlenen törenle plaket çakılmıştı.

İSTANBUL’DA SAYISIZ MİMARİ ESERLER İNŞAA ETTİLER
Kamondo Ailesi, Osmanlı modernleşmesinde iz bırakan sayısız yapı inşa ettirmiştir. Kasımpaşa’daki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Galata Résidence, Serdar-ı Ekrem Sokak’taki Kamondo Hanı, Meşrutiyet Caddesi’ndeki Büyükada Han, Karaköy’de Saatçi Han, Latif Han, Lacivert Han, Yakut Han, Kuyumcular Han, Lüleci Han, Gül Han ve Bankalar Caddesi’deki Kamondo Merdivenleri bunlar arasında sayılabilir.
İLK TİYATRO BİNASI BURADA AÇILDI
Hasköy’de XIX. yüzyılın ünlü zengin ve bankerlerinden Abraham de Camondo tarafından kurulan Camondo Enstitüsü’nün okulu ile (1858-1889) merkezi Fransa’da olan Alliance Israélite okulu, İstanbul’da ve Osmanlı Devleti içinde bulunan yahudilerin okuduğu ilk düzenli mektepler olmuş, Osmanlılar’da ilk tiyatro binası burada kurulmuştur.
BİR ZAMANLAR YAHUDİ KÖPRÜSÜ VARDI
Camondo’nun neo-gotik üslûpta türbe biçimindeki büyük mezarı da çevre yolunun Haliç Köprüsü’ne inen yamacındadır (DİA, XIV, 119). 1852’de Mıgırdıç Cezayirliyan tarafından Hasköy’ün 380 metrelik bir köprü ile karşı sahildeki Balat’a bağlanması, bölgenin önemini ve o yıllardaki hareketliliğini ortaya koymaktadır. Yahudi Köprüsü olarak bilinen bu özel köprünün ömrü uzun olmamıştır.
PİYER LOTİ DE BURADA KALMIŞ 
Ünlü Fransız yazarı Pierre Loti de İstanbul’a ilk gelişlerinden birinde Hasköy’deki bir evde kalmıştır. Son şekliyle 1910 yılında inşa edilen ve Papaz İskelesi olarak bilinen Hasköy İskelesi, 1994 başlarında yeni Galata Köprüsü’nün yapılmasından sonra yerinden sökülen eski Galata Köprüsü’nün Hasköy ile Balat arasına bağlanmasıyla birlikte işlevini yitirmiştir. 1861’de Şirket-i Hayriyye gemilerinin onarımı için Halıcıoğlu’na kadar uzanan küçük çapta tersane ve atölyelerin kurulması ve 1936-1950 yılları arasında Henri Post’un İstanbul planında Haliç’in içini sanayi bölgesi olarak belirlemesi sonucu 1940-1970 yıllarında Hasköy hızla sanayi yapılarıyla dolmuş, bundan dolayı semtin ekolojisi ve nüfus dengesi bozulmuştur. Sanayi gelişmesinin yanında birtakım tabii âfetler de nüfus dengesinin bozulmasında önemli rol oynamıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynaklar